Seyirciler stada gelirler. Takımlar ısınırlar, hakemler eşliğinde sahaya çıkarlar. 90 dakika oynarlar ve maç biter. Öyle mi? Hayır, bugünkü öyle değil. Tıpkı Erivan'da oynanan Ermenistan-Türkiye ve Bursa'daki Türkiye-Ermenistan maçları gibi. Tıpkı Amerika-İran karşılaşması gibi. Futbol bazen sadece futbol olmaktan çıkıyor işte. Ülke şartları, sosyal problemler, birikmiş cerahatler hiç olmadık yerlerden patlıyor. Olan bitenle hiç ilgisi olmayan spor sahalarına akıveriyor. Takım taraftarı da olsa herkes bu ülkenin insanı. Yaşananlardan etkileniyor, görüntülerden yönleniyorlar. Hatta bazen kitle psikolojisi pek çok sağduyulu davranışın önüne geçiveriyor. İşte böylesi karmaşık şartlar altında "asla sadece futbol olmayan" bir oyuna çıkacak Galatasaray. Diyarbakır- Galatasaray maçı iki taraf açısından da futbol dışı gelişmeler yüzünden gerçekten bıçak sırtı bir durum oluşturdu. Boş verelim taktikleri, teknikleri, skorları, kazanan ya da kaybedenleri. Futbol, tüm dünyayı saran büyülü gücüyle bugün uluslararası sorunları çözmede nasıl etkinse! Kendi ülkemiz için de benzer bir fonksiyon görme günü. Her iki takımın oyuncularına bu maçta ekstra bir görev düşüyor.
Büyük haksızlık ediliyor Sonuna kadar mücadele, sonuna kadar alın teri ama yine sonuna kadar dostluk ve fair-play. Diyarbakırspor'a "PKK dışarı" diyenler ya da Diyarbakır takımı sahadayken "Kahrolsun PKK" diyenler bu takıma büyük haksızlık ediyorlar. Neden mi? Bakın takım kadrosundaki oyuncuların doğum yerlerine. Muğla, Samsun, Kayseri, dört tane İstanbul, Erzurum, Denizli, Kütahya, Gaziantep, Akçaabat, İzmir. Üç adet Avrupa doğumlu oyuncu. Sekiz yabancı. Sadece üç Diyarbakır, bir Eruh doğumlu oyuncu var. Teknik direktör Türk oğlu Türk, Ziya Doğan. Diyarbakırspor için ter döken bu oyuncular her ne sebeple olursa olsun söz konusu tezahüratları hak etmiyorlar. Galatasaray bugün yapacağı tüm davranışlarıyla Diyarbakırspor'un bu ülkenin bir takımı olduğu gerçeğine vurgu yapması barış ve kardeşlik için o kadar önemli ki! Futbol bazen gerçekten sadece futbol olmuyor.