Eskiler güzel söylemişler, "Büyük dağın dumanı büyük olur" diye. Büyük takımların gürültüsü de aynı büyüklükte oluyor. Galatasaray'ın iki haftada kaybettiği beş puan karşısında kopan fırtınaya bakınca sanırsızın takım şampiyonluktan koptu, Avrupa'da iddiası kalmadı. "Ben demiştim" diyen diyene. Meğer Rijkaard'a ders vermek için ne çok yanıp tutuşan varmış. Kayıpsız giderken son derece sıradan ve normal olarak tanımlanan performans, iki kayıp sonucu yerle yeksan edilecek kadar kötüleşiverdi. Hakikaten Hollandalı'ya haddini bildirmekten dolayı orgazm olmuş çok allame var. Bu felaket tellallarına, bu tersten çakıp gündemde kalma üstadlarına küçük bir hatırlatma yapma ihtiyacı hissediyorum. Geçen hafta Real Madrid, Sevilla deplasmanında kaybetti. Hani dünyanın en pahalı oyuncusunu barındıran Galaktikos. Geçen yılın flaş takımı Barcelona, 2. ligden yeni çıkmış takımı kendi evinde ıkına sıkına 1 golle geçebildi. Milan gibi dünyanın en büyük firması yerlerde süründü, Alman liginin şansölyesi Bayern Münih resmen kayıplarda. Yani demem o ki futbolda her şey var.
Stoper tavsiyesi yersiz Rijkaard eleştirilemez mi? Elbette. Ama, oynatmaya çalıştığı total futbolu, seyir zevkini, golü düşünen mantalitesini dipten yok sayıp, tatsız tuzsuz oyunu çözüm diye sunanları ciddiye almıyorum. Galatasaray'a şu an pek çok kişi stoper önerisinde bulunuyor. Öneri ile teşhis ciddi bir tezat içinde. Bir yandan hücum futbolu oynadığı ve ilerideki oyuncular takım savunmasına yetersiz katkı yaptığı için defansın üstüne çok yük bindiğini söyleyeceksin, öte yandan bu teşhise stoper alımı ile çözüm önereceksin. Hadi oradan. Galatasaray erken sezonu açmanın yorgunluğunu yaşıyor. Göreceksiniz milli aradan sonra zorlu maç trafiğinden ne kadar güçlü ayrılacaklar. Bu direnç kulüpte, oyuncularda ve teknik heyette fazlası ile var.