Yılmaz Vural emir verdi: "Urun uşaklar, koman. Sarı-kırmızılı birilerinin ayağında topu gördünüz mü kol, bacak, dirsek, kafa neyiniz varsa kullanın ve onlara top oynatmayın." Hakkını teslim edelim, bu bir taktik anlayışsa, Kasımpaşa ligin en taktiksel takımı! Onlara hak vermemek de mümkün değil, karşılarında ezeli rakibine bile üç çeken bir takım var. Yapacakları, hakemin sınırlarını zorlayarak fizik mücadele ile karşı koyabilmek. Hatta o kadar abarttılar ki el-kol mevzunu, Ali Güneş kaleciliğe özenip plonjon yaptı ama sanırım hakem de o sıralar tatile çıktığından göremedi. G.Saray, "Misafir, umduğunu değil bulduğunu yer" misali dayak atması karşısında özellikle ilk yarı gereken fiziksel karşılığı vermedi. Sonuç, bu sezonun ilk geriye düşülen maçı.
Ders alınan galibiyet Rijkaard ve öğrencileri maça geriden başlamanın dayanılmaz acısını da yaşamaları gerekiyordu. Maçın başlarında atılan gollerle oyuna başlamak kolay da ilk yarısı aleyhine yazan bir tabela ile mücadele etmek gerçek bir sırat köprüsü sınavıydı. Hollandalı teknik adam zoru görmüş olacak ki ikinci yarıya Nonda ve Keita ile başladı. Ve bence sezonun en büyük transferi Keita hemen sahadaki farkını ortaya koydu. Onun varlığı Arda'nın üstündeki baskıyı azaltınca ikinci yarı Kasımpaşa ceza sahasına yıkıldı. G.Saray için acı çekilen bir maç oldu. Takımın 'kazanamama ya da kaybetme acısını' yaşaması gerekiyordu. Rakip seçme lüksünün olmadığını başka türlü öğrenemezlerdi.