Başlığa bakıp Galatasaray'ın süper bir oyun oynadığını sanmayın. Sarı-kırmızılı takım uzun zamandan beri en kontrollü, en düşük temposuyla oynadı. Kısık ateşte eriyen tereyağı gibi Dinamo'yu bir sağa, bir sola çevirerek resmen bitirdiler. Yavaş ısınan suda başına geleni anlamayan kurbağa gibiydi Karpatların takımı. Rijkaard takımına resmen "Yavaş ve sakin oynayın" talimatını vermiş. Belli ki aklı bugünde değil. Çıkardığı takım da bunu gösteriyor. Gökhan, Hakan dışarıda; Arda ve Baros yedek kulübesinde. Hollandalı bu maça zaten garanti gözüyle baktığı için Fenerbahçe derbisini düşünerek as oyuncularını dinlendirmeyi seçti. Sahaya çıkanlar da hocalarını yanıltmadılar. İlk yarı o kadar çok pas yaptılar ki, Rumenler ortada sıçan oyununda koşuşturan çocuklar gibiydi.
Bu kez Fener'in işi zor Gözüme en çok batan, uzun zamandır aklıyla oynayan Kewell'ın fiziksel diriliği oldu. Avusturalyalı, bir kıpırdanış içinde ve onun futbol zekasıyla gücünün bileşimi sahaya hemen yansıdı. Keza Elano da uzun zamandır kendisinden beklenene yakın bir futbol sergiledi. Orta sahayı organize etti, pres yaptı, bire birde adam geçti ve uzun ortalarla gol pozisyonu hazırladı. Tek küçük kusur, Keita'nın beklediği topları alamayınca ilk yarının sonuna doğru oyuna ve arkadaşlarına küsmesiydi. Elano burada da imdada yetişti; ikinci gol öncesi ona boş top atarak golü tabelaya, arkadaşını sahaya kazandırdı. Bu gol pazar günü için pilot çalışma oldu. Dinamo, bir kez defansını ileri çıkardı ve hemen golü yedi. Rijkaard, oyuncularına Fener maçlarını izleyip, "Telaştan yeniliyorsunuz" demişti. Dinamo Bükreş maçında derbinin provasını yaptı. Son yılların en kontrollü Galatasaray'ını izlemeye hazır olmak lazım. Rahatlıkla yazıyorum, bu kez Fener'in işi zor.