Bu konuyu bir hafta önce kapatmış ve Mehmet Topuz konusunda bir daha yazmamaya karar vermiştim. Ancak Vatan'da Sanem Altan'ın, Beşiktaş'ın First Lady'si Revna Demirören ile yaptığı söyleşiyi okuyunca bir kez daha yazmak durumunda bulunuyorum. Sanem Altan soruyor: "Mehmet Topuz'un transfer aşamasına Antalya'da tanık oldunuz. Fener'e gidince şaşırdınız mı?" Revna Hanım şöyle başlıyor: "Akşam, bahçede otururken kapı çaldı. Kapıyı bir açtım, karşımda Topuz. Elimi öptü. 'Yenge, sizi çok merak ediyordum, tanışmaya geldim. Sizi çok takdir ediyorum. Annemle, İstanbul'a beraber geleceğiz' dedi." Revna Hanım, bu sözlere şu karşığı veriyor: "Bundan sonra ikinci evin, benim evimdir. Ne zaman bir ihtiyacın olursa hiç çekinme." Bayan Demirören, ertesi gün çocuklarıyla tekneye geçiyor. Yıldırım Demirören de yurt dışına gidiyor. O gün, hiç gazete okumuyor. Akşam eşini arıyor. Şöyle diyor: "Sesi çok kötüydü, 'Ne oldu?' dedim, anlattı. İnanamadım... 'Daha dün akşam geldi, nasıl olur?' dedim. Kendim yaşamasam inanmazdım. Çok şaşırdım, çok kızdım, çok üzüldüm. Topuz istediği yere gidebilir ama onu davet etmeden, kendiliğinden tanışmaya gelip, ertesi gün F.Bahçe'ye gitmesine kırıldım. Kendimi aldatılmış gibi hissettim." Revna Hanım'ın son sözleri şöyle: "Futbolcu olması açısından değil, bir gencin böyle davranması üzücü, etik değil." F.Bahçe bir transfer başarısına imza atmıştır. Kulübe ve Aziz başkana en ufak bir eleştirim olamaz. Şimdi Türk kamuoyuna soruyorum: "Tüm Türkiye'nin sevdiği, gerçek bir hanımefendi olan Revna hanım yalan söyler mi?" Topuz'a da iki sorum var... Birincisi şu: O, Beşiktaşlılık söylemlerini kendisine baskı yapıldığı için söylemiş. Baskı yapan kişiyi açıklar mısınız? İkinci ve son sorum şu: "Revna Hanım amma da sallamış" diyebilir misiniz? Cevabınızı bekler, selam ederim!