Altı yıllık aradan sonra gelen şampiyonluk yeni dönemde iki kişiyi çok rahatlatacak. Birincisi başkan Yıldırım Demirören... Beş yıl şampiyonluk hasreti çekerken çok yanlışlar yaptı. Transfer politikası, rakipleri tarafından "tebessümle" izleniyor, camiada ise korku ve endişeye neden oluyordu. Demirören, transferde harcadığı paraları doğru adreslere yöneltse şampiyonluğa çok daha erken kavuşurdu. Başarısızlık ona hoca seçimi konusunda da falsolar yaptırıyor, Del Bosque faciaları yaşanıyor, Tigana gibi gereksiz hocalar getiriyordu. "Beraber geldik, beraber gideriz" dediği Rıza Çalımbay'ın arkasında duramayarak puan kaybediyordu.
Demirören'in 5 yıl içindeki tek doğrusu onu tüm sıkıntılardan kurtardı. 6'ncı hafta sonundaki hoca tercihi iki kupa birden getirdi. Demirören, bundan böyle 9 doğru, 1 yanlış yapar. Çünkü kafası düzeldi, morali yerine geldi. Rahatlayan ikinci kişi Mustafa Denizli... Gerçi geçen hafta "bittim, tükendim" darken ve yönetime şok yaşatırken haklıydı. Geldiği gün şampiyonluk havası estirmişti. 16'ncı hafta ise yarıştan kopmuştu. Gerçi "26'ncı hafta" söylemiyle sansasyona neden olmuş ama mucizenin gerçekleşeceğine çok kişiyi inandıramamıştı. İki kupa ile Beşiktaş'ta bunu başaran ilk yerli olacak, şampiyonluk ise 3 büyüklerin hepsini şampiyon yapan "ilk Türk" unvanını ona getirecekti. 18 haftada 5 rakibi geriye alacak tüm hamleler ondan geldi. Aslında aynı durumda Capello olsa o da "ben bittim artık" diyebilirdi. Denizli, 5 gün sonra "devam" dediğine göre demek ki bitmedi, tükenmedi. Artık iddialı sözlere, kırılması gereken rekorlara da ihtiyacı yok. Önsezilerim kolay yanılmaz. Beşiktaş, "harikalar" yaratacağı döneme yeni başlıyor.