Akortsuz bağlama Fenerbahçe'nin cuma ve deplasman maçlarına karşı fobisi var. Üstelik hakem de Bünyamin Gezer. Onunla hiç maç kazanamamış ve 2 bereberlik elde etmiş. Rakip ise her maça sahasında 3 puan için çıkan Sivasspor olunca maçın zorluk derecesi belli oldu zaten. Mesela Kazım, Musa Aydın kadar Emre ise Sezer kadar verimli olamıyor. Fenerbahçe, en önemlisi önümüzdeki salı çok önemli Dinamo Kiev maçına çıkacakken, Alex'in sakat sakat oynatmak zorunluluğu neden hissediyor. Ciddi ciddi merak ediyorum. Aragones şöyle, Aragones böyle. İyi de eksiği gediği olmayan saat gibi işleyen bir Fenerbahçe'yi ben de yönetirim. O zaman farkımız nerede? Böyle anlarda farkını ortaya koyamayacaksa Mustafa Denizli ve onun gibi Türk teknik direktörlerin günahı ne?
Aragones seyrediyor! Düşünün Alex acı içinde kıvranıyor. Kazım 'seyirci' gibi. Maçın yıldızı da genç kaleci Volkan Babacan. Ama Aragones olup biteni seyrediyor sadece. Gerçeği söylemek gerekirse Aragones'in Fenerbahçe'si skor üretmek bir yana futbol da oynayamıyor. Resmen akortsuz bağlama gibi. Merak ettiğim başka şeyler de var. İki sezondur 'first class' hakem geçinen ve öyle lanse edilen Bünyamin Gezer, 36'da topla alaksız biçimde Alex'i biçen Sezer'i es geçiyor ama 37'de topla oynadığı halde Kazım'a sarı kart çıkarıyor. Zaten Fenerbahçe ahenksiz. Hakemin yardımına ihtiyacı yok ki. Aziz bey, spor yazarları kadar futbolu bildiğini iddia ediyor. Bence bu yüzden Aurelio'nun gideceğini ciddiye almadı. Bir taraftan dünya kulübü olacağım derken öbür taraftan kulüp takımlarında başarısız olan Aragones'i tercih etti. "Ben biliyorum'' demekle her şeyi bilemiyorsunuz. F.Bahçe, bugün 5 maçta 3 mağlubiyet aldı. Böyle mi dünya kulübü olacaksınız.