Koltuklar boş! Geçen sezon tam 5 puan aldığı Fenerbahçe'yi şampiyonluktan etmişti İstanbul BŞB. Dün akşam da puan için sahaya çıkmıştı konuk ekip. Tjikuzu, Efe, İlyas gibi tekniği ve fizik gücü yüksek futbolcularla orta sahasını kalabalık tutarak oyuna başlaması bunun kanıtıydı. Çünkü orta sahası dirençsiz Fenerbahçe'yi durdurmanın yolu Alex'i kilitlemeden geçiyor. Gerçekten de Alex oynamayınca sarılacivertliler 'kötürüm' oluyor. Doğal, zira Carlos ve Gökhan eski günlerini aratıyorlar. Kazım, hâlâ 'oyun çocuğu.' Uğur, dağınık ve istikrarsız. Defanstan organizasyonu başlatan Edu'nun yokluğunda Maldonado da Aurelio'nun çeyreği olamayınca oyunu açmak, rakibi karşılamak, topsuz oyuna katılarak alana yaratmak ve golü atmak dahil tüm iş Alex, Güiza ve Semih'e kalıyor. Bir kişi eksik oynarken bile en az Fenerbahçe kadar rakip kaleye gitti İstanbul BŞB ve sarı-lacivertliler sayısal üstünlüğün avantajını dahi kullanamadılar. Şükrü Saracoğlu'nun o muhteşem tribünleri önünde güzel oyun ve iyi skor için eksik rakipten daha avantajlı nasıl bir durum olabilir ki! Gerçeği söylemek gerekirse rakip 9 kişi kaldığında goller geldi belki ama güzel futbolu boşuna bekledik.
Güiza gerçeği Güiza'yı eleştirmenin, futbolu bilmemekle eş değer olduğunu daha önce de söylemiştim. Güçlü, kolektif bilinç taşıyor ve oyunun her bölümünde görüyorsunuz. Tam bir takım oyuncusu yani. Semih'e attırdığı Fenerbahçe'nin ikinci golü ve ilk yarıdaki hareketiyle rakibi 1 kişi eksik bıraktığı pozisyon, söylediklerimin kanıtıdır. Alınmak, darılmak ve gücenmek yok. Gerçekle yüzleşelim. Maçın büyük bölümünde iki kişi eksik oynayan bir rakibe karşı, bu oyunla alınan sonuç yanıltmasın kimseyi. Arsenal, Porto ve Dinamo Kiev'li gruptan Fenerbahçe'nin çıkmasını tabii ki istiyorum. Ama son 3-4 maçına baktığım zaman bunun hayalden öteye gitmeyeceğini de biliyorum. Çünkü hâlâ Tuncay, Aurelio ve Appiah'ın koltukları boş duruyor. Bu boşluklar dolmadan büyük düşler kurmak bana en büyük hayal gibi geliyor.