Sorun çok... Aslında biz ayırdına varmasak da "racon kesme" konumunda bulunan insanlar, davranışlarıyla huzuru ya da huzursuzluğu tetikliyorlar dolaylı yoldan da olsa. Bunun en tipik kanıtı son 1 haftada Fenerbahçe ve Gaziantepspor yöneticileri arasında yaşanan olumsuz diyalogların iki takım taraftarının maç öncesi kaş-göz yarmaya varan kapışmasıdır. Tek başına bu durum bile kulüp yöneticilerimizin sevap ve veballerinin ne kadar büyük olduğunu anlatıyor. Şüphesiz benzer şeyler saha içini de kapsıyor. Maçın ilk yarısında kilit konumunda bulunan Alex, Emre, Kazım ve Carlos gibi futbolcuların sorumluluklarını yerine getirmemesi Gaziantep'in maçın büyük bölümünde üstün taraf olmasına yol açtı. Alex ve Emre kalite ve kapasitelerinin kıyısına, Carlos sağdaki Gökhan'ın katkısına ulaşamıyor, Kazım arkadaşları ile sokak arasında eğleniyor gibiydi. Böyle olunca Güiza ile servis yapması gereken Alex ve Emre arasındaki uzaklık 60 metreden aşağıya düşmedi çoğunlukla. Top kaybı tavan yaptı. Organizasyon gerçekleşemedi. Rakibin adam adama savunmasına mahkumiyet kader oldu. Maldonado ile hepten densiz kalan orta sahayı rahatça geçen rakibini çoğunlukla seyredince Fenerbahçe o müthiş kalitenin yerinde yeller esti.
Önemli bütçe kıstas değil Biliyorum sezon başı daha. Hava koşulları da cabası. Doğal olarak şiir gibi bir futbol, tay gibi futbolcular beklentilerimin arasında yer almıyor. Ama hiç olmazsa rakip kadar ısırsın, istekli, bilinçli, dirençli olsun, şut atsın organizasyon gerçekleştirsin ve gol pozisyonuna girsin Fenerbahçe. Demek ki önemli bir bütçeye sahip olmak başarının tek kıstası değil. Keza Aurelio gibi futbolcuların yeri kolay kolay dolmuyormuş. Marco'nun yokluğunda Alex gibi bir virtüöz La Liga'nın gol kralı Güzia bile kalitesini konuşturamadılar. Fenerbahçeliler üzülmesin. Bu görüntü ilerleyen haftalarda değişecektir. Ama gerçekçi olalım Nurullah Sağlam'ın öğrencileri bileğinin hakkıyla 3 puanı kazandı.