İnsan inanamıyor! Bu kadar önemli işlerin altına imza atan Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının bazı ayrıntılardaki tutumunu anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Türkiye'nin krizlerle boğuştuğu yıllarda tesis, kurumlaşma ve kaynak yaratmakta Fenerbahçe'ye çağ atlattı resmen. En önemlisi de kulüplerimizin yüzde doksanbeşi "futbolda başarı" adına diğer branşları feda ettikleri halde, futbol takımlarını "yardıma muhtaç" halden kurtaramazken, Fenerbahçe tüm branşlarda başarıyı yakaladı ve futbolda da adını ezberletti Avrupa'ya Aziz Bey'le. İşte sorun da burada. Kulübüne çağ atlatan, başkanlık koltuğunun çıtasını yükselterek dolaylı yoldan Türk futboluna hizmet eden Aziz Yıldırım, Tuncay, Aurelio ve Serdar Kulbilge konusunda insanın inanmakta zorlandığı bir tutum takınmıştır. Biliyorum, "Fenerbaçe'de yeri dolmayacak futbolcu yoktur" denilecektir. Ama, o kadar basit değil olay. Nitekim Türkiye'yi ve Fenerbahçe'yi tanımış, benimsemiş istikrar abidesi haza profesyonel ve üstelik 'yerli' statüsünde oynayan Aurelio'dan esirgenen paranın 7-8 katı gözden çıkarıldığı halde, onun ayarında bir futbolcuyu bir ayı aşkın süredir bulamıyor veya alamıyor... İşte sarı-lacivertli kulüp. Diyelim ki bu aşamadan sonra Marco ayarında bir futbolcu alındı. Takıma ve ülkeye adapte olana kadar Fenerbahçe ligde ve Avrupa'da kaç maç oynayacak ve bu handikaptan dolayı belki de tökezleyecek.
İletişime önem Kulübünün yararı için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Aziz Yıldırım'ın bu tür ayrıntıları atlaması veya önemsememesi anlaşılır gibi değil. Görüyorsunuz işte, Aragones'in Marco'nun boşluğunu doldurma arayışları tüm kimyasını bozuyor resmen Fenerbahçe'nin. Eee kolay değil tabii. Rakibin hemen her atağını karşılıyor, top çalıyor, blokların bağlantısını sağlıyor, yetmiyor çok kritik anlarda gol atıyordu Marco Aurelio. Bu da Aziz Bey'in iletişime biraz daha önem vermesi gerektiğini kanıtlıyor ki o vizyonda bir başkana da böylesi yakışır.