Koşun haber verin tarihe Şampiyonlar Ligi'nde finale zincirlenmiş forsalar, alın teri borsasından muhteşem bir zaferle çıktı. Kahramanlar masalların içinden çıktı ve gerçek oldu. "Koşun haber verin tarihe" Fenerbahçe, yeryüzünün krallarından birini devirdi. Dostlara da selam olsun. Fenerbahçe için karartma geceleri düzenleyen, ülkemizdeki düşmanlara da...
***
Kötü başlangıçlar da futbola dahildir. Her şey Selçuk'un aşırı güvenli davrandığı bir pozisyonla başladı. O pozisyonda Selçuk kendi mayınına bastı da, sanki gole de davetiye bastı. İnsan sinirlenince, suçlu arıyor ister istemez, "ben futbol topunu" suçladım. "Bu top katil" diye... Çünkü o top Sevilla'nın vuruşlarında namluya sürülmüş gibiydi de... Bizim vuruşlarımızda rotasızdı. Ama gerçeği söylemek gerekirse, maçın ilk 10 dakikasında birimiz hepimizi yalnız bıraktık. Hepimiz birimizi.
***
İlk 10 dakikada şaşkınlık travması yaşanırken, "Bu takımın yüreğindeki hazinenin değerini biliyorum" diye, kendi kendime söylendim. O sırada gecenin artisti Capel hakemle fingirdeşiyordu. Ve ilk çeyrekten sonra yüzünü değiştiren bir cerrah harikası olarak, başka bir Fenerbahçe çıktı ortaya. Maça ağırlığını koyan, rakibini telaşlandıran ve pozisyona giren hep sarı-lacivertlilerdi. Sevilla'nın üzerine gidildiğinde dağlar yıkılıyordu. Uğur Boral'ın soldan bindirmeleri, Alex'in ustalığı, Deivid ve Aurelio'nun gerilla havasına bakınca, "Onlar birbirlerini nefesiyle besleyen ateş böcekleri" dedim. Ardından Deivid'in güzel golü...
***
Bizim iyi oynadığımız dakikalarda, hakemin rakibe toleransı da dikkat çekiciydi. 25. dakikada Deivid'in ceza alanı önünde indirilmesi, 39. dakikada Uğur'a yapılan fauller, hakemin "karanlık yüzünü" ele veren tertemiz delillerdi. "Ulan" dedim, "Bu sütü bozuklar, burada da mı buluyor Fenerbahçe'yi?"
***
İlk yarının son dakikasında arka arkaya kaçırdığımız iki net pozisyon var ki, talihsizlik tanrısı bizimkileri mi kırbaçlıyordu. Biz mi kendimizi kırbaçlıyorduk, çıkamadım içinden. Ama ikinci yarıda, rakibine sahanın her yerini dar eden Fenerbahçe'yi görünce, "Bu takım bu sahadan başı dimdik çıkar" dedim. Uğur Boral ciğerlerine kanat takmıştı. Alex ayaklarının farlarını yakmıştı. Futbolcular bütün organlarını tura bağışlamış, ölümüne mücadele ediyordu. O sırada "Kavgan bütün kavgalardan onurlu" diye bağırıyordu bir Fenerbahçe taraftarı... "Sevdan bütün sevdalardan üstün." Sahanın her yanında Sevilla'dan üstündü Fenerbahçe. Ve Deivid bu gerçeğe harika bir mühür bastı, maçı uzatmaya götüren golle.
***
Uzatma dakikaları bol taktikli az hesaplaşma dakikalarıydı. Penaltılar ise Volkan'ın gece ile harika bir ödeşmesiydi.
***
Maçın bitiminde sahadan başı dik çıkmanın harika bir tadı vardı. Ve İspanya'dan tüm dünyaya yayılan Fenerbahçe'nin adı. Yıldızlar gözlerinden öpsün her birini... Bizlere düşen, onları "şövalye töreniyle" karşılamaktır. Uzatsınlar ellerini...