Yürek madeni Ali Şen tarafından Büyük Kulüp'te organize edilen Aziz Yıldırım'ın 10. yıl gecesindeydim. Ali Şen'in gerçek bir dostluğun söylemlerinden derlenmiş, minyatür konferansı vardı. Öylesine bonkördü ki, Şükrü Saracoğlu Stadı'nın isminin, Aziz Yıldırım'ın ismiyle takas edilmesini önerdi. Aziz Yıldırım, kendi sessizliğiyle bu düşünceyi veto etti. Hak edilmiş isimlerin üzerine temel atmak, kitabında yazmadığı için.
***
Başkanlık, belli zaman diliminden sonra bilgelik gerektiren bir duruştur. Aziz Yıldırım ikinci 10 yıl için, tarihe yeni bir başlık koymanın düğmesine basmıştı ama... Onun geleceği gözleyen gözlerinde, gizlenemeyen bir olgunluk vardı. 10 yılda kazandığı en anlamlı gerçek de buydu bence.
***
Düşündüm de... Bütün konuşmacıların "alnından öpülecek cümlelerle" işaret ettiği bir başkanın Fenerbahçe sevdasını anlatabilmek mümkün değil. Anladım ki... Onun bir yanı Aziz... Öte yanı Yıldırım... Bir yanı yürek madeni... Öte yanı paratoner...
***
Fenerbahçe başka bir camia... Bu kadar örgütlü bir sevda, bu denli bir sadakat hiçbir toplulukta mevcut değil. 1913 yılında doğan yöneticiyle, genç yöneticiler arasındaki saygı köprüsünde, eski İstanbul terbiyesinin bütün izleri mevcuttu. Ülke sevgisindeki duruşlarını söylemeye zaten gerek yok.
***
Bir gün bu ülke karanlıkta kalsa... Eminim ki, sarı lacivert bir "Fener", ülkeyi aydınlıkta tutacaktır. Bu ülkenin aydınlığı için, Fenerbahçe'yi sevenlerin saf tutmasından daha büyük bir güvence yoktur. Bu gerçek, futbolun sonuçlarından çok daha anlamlı... Çok daha heybetli bir duruştur.
***
Haftanın futbol çuvalını büyükler 3'er puanla doldurdu. Fenerbahçe'nin 15 dakikada 4 gol atıp, 75 dakikayı kesat geçirmesi, bir sorguyu gerektiriyorsa... 75 dakikada yapamadığını 15 dakikada yapacak takım görüntüsü de, alkışı gerektiriyor. Sevilla maçında 15 dakikası prova edilen, bu kudrete güveniyorum. Galatasaray'ın en olumsuz şartlarda bile kazanması saygı uyandırıcı. Beşiktaş'ın son saniyelerde kazandığı gol, ligin kaderini etkileyecek tarihi gollerden biriydi.
***
Haftanın çaresiz görüntülerine gelince... Yıldırım Demirören'e küfür edip, maçtan sonra polis kamerasıyla tespit edilen şahıs, "İyi bir Beşiktaş taraftarıyım" diyerek kendini savundu. O taraftara üçüncü gol sonrası el kol hareketiyle karşılık veren Yıldırım Demirören'in de "iyi bir başkan" olduğuna kimsenin şüphesi yok. Hayat devam ediyor! Serdar Bilgili'ye edilen küfürler unutulsa da... Herkesin bumerangı kendine dönüyor.
***
Arkadan itilen yönetici üretimi de sinsice sürüyor. Gerilim hatlarına yüklenen zatların önü açık, arkası sağlam! "Yedek parça bir yöneticinin" ihbar telefonunu duyunca, Sansaryan Hanı konulu şiirler geldi aklıma... Asalet başka bir duruş. Her yöneticide mevcut olan bir şey değil. O yüzden olayı büyütmeye gerek yok. Farz edin ki, bir sinek vızıldadı...