İhtişamlı intihar! Fenerbahçe dün gece, bir cebinden aldı, diğer cebine koydu. Rakiplerinin tümünün kazandığı bir haftada, cebinde kalanın "sadece tek puan" olduğunu görürsek, neler kaybettiğini hesaplamak hiç zor değil.
* Maçın başında, Fenerbahçe'nin pozisyon yaratma hamlelerini, maçtan önce kâğıt üzerinde halletmiş gibiydi Abdullah Avcı... Büyükşehir, sahada akılcı bir mücadeleyle, kontrolü de elinde tuttu. Kavuniçi formalı oyuncuların dar alandaki paslaşmalarının, rakip ceza alanında genişlediğini ve Fenerbahçe'den daha tehlikeli olduklarını gördük. Puana ihtiyacı olan bir takımın bu denli saldırısını izleyince, Gandhi'nin bir sözü geldi aklıma. "Aç insanın gözünde Tanrı bile yiyecektir!"
* Alex olmayınca, Fenerbahçe'de birçok şeyin yokluğu da "resmileşiyor" sanki. Dün gece orta alanda takımı toparlayacak sihirli pabuçlar yoktu. Rakip defansın arasına sızacak bıçkınlık da izindeydi sanki. Semih kendi yalnızlığında, pozisyon felcindeydi. Kemal'in kaç yıllık Fenerbahçe yolculuğunda, bir arpa boyu yol almadığına bir kez daha şahit oldum. Neredeyse tüm pozisyonlarda, elindeki anahtarı mahkuma uzatan gardiyan rolündeydi.
* Fenerbahçe'de orta alan oyuncuları pozisyonları ayaklarında gevelerken, kanatlar da sessiz gölgeler gibiydi. Özellikle Uğur Boral hem bencilliğin yörüngesindeydi, hem Roberto Carlos'un yoluna taş koymanın. Aslında kimsenin kimseden farkı yoktu. Fenerbahçe'yi galibiyete bu denli ilgisiz kılan gerçeklerin listesini yayınlamaya kalksam, bir sayfa yetmez. Ama her şeye rağmen, Fenerbahçe'nin ilk yarının sonlarına doğru, rakip alana yıktığı oyun, ikinci yarı için anons niyetine geldi bana. İlk yarıdaki "tahrip" edilmenin, ikinci yarıyı "tahrik" edeceğini düşündüm. Ama ne yazık ki, bu düşüncemin gerçekleşmesi için, Fenerbahçe'yi 2 gol yiyene kadar bekledim..
* Fenerbahçe'de kemikleşen bir şey var. Her takımın kolayca çözebileceği sanılan bilmeceyi, çözülmez hale getirmek. Ama bunu hayata geçirmek için, yumurta kapıya dayanıncaya kadar beklemenin alemi yok. Çünkü yediği gollere kadar "olağan dışı" bir Fenerbahçe vardı, gollerden sonra "olağanüstü" bir Fenerbahçe... Bunun adı "ihtişamlı intihar!" Bunun adı, kendine gecikmek.
* Dün geceyle yüzleşirken, Abdullah Avcı'nın ustalığını da görmezlikten gelmeyelim. Fenerbahçe'yi devirmenin bütün planlarını eksiksiz yerine getiren bir takımın, 2 golden sonra, ilk maçtaki rüyanın etkisine girmesi, uyuyan devin uyanmasını sağladı belki de... Onların son dakika travması klasik oldu artık.
* Fenerbahçe zorlu bir dönemece girerken, dün geceyle yüzleşmesi, gelecek haftaların aydınlığı için gereklidir. Bu takımın transfer ihtiyacının "hayati gerekliliği" gibi...