Kayıp cenneti Fenerbahçe, dün gece ihtişamlı bir sessizlikte, ikinci haftadaki beşinci puanını yitirdi. Ama hakemlerin açtığı hendek sayısı, kaybedilen puanların çok üzerinde. Bunu da hatırlatmak zorundayım.
***
Daha maçın 7. dakikasında kalenin bir metre önünde İlkem, Önder Turacı'nın formasından çekiyor. Tartışılması bile yapılmayacak kadar kesin bir penaltı. "Hak yemenin penguenliği", Ankara'da. Ama kuralları uygulamak sizlere ömür! Fenerbahçe'nin bu ülkede işi çok zor. Böyle penaltıları çalmayanların, Fenerbahçe'nin arkasından teneke çalmadığını iddia etmek hiç zor değil.
***
"Fenerbahçe galibiyeti hak eden bir futbol oynadı mı?" derseniz, "Hayır" derim. "Ama futbol oynamadan kazanmanın şartlarını hakemler mi belirliyor?" diye ben de, sorarım. Cevap verebilirler mi? Sen penaltıyı ver, gerisi hakem olarak ne seni ilgilendirir, ne başkalarını... Öyle değil mi Halis Özkahya!
***
İki takım arasında maç boyu hız farkı vardı. Ve açık bir mücadele ruhu. Ankaragücü'nün ikili pozisyonlardaki yıldırıcı tavrı, Fenerbahçe'nin salı gecesi sınavının zaafından yararlanmak kadar, puana olan açlığıydı. Fenerbahçe'nin oyun kurmakta zorlandığını gördük. Defansın klasik savunma yasasına uygun düşmeyen bir anlayışı vardı. Gelişigüzel uzun toplar... Bu anlayışın sebebi, biraz bozuk zemindi, biraz da "bozulan defans kurgusunun" getirdiği tedirginlik.
***
Selçuk ve Kemal'in oyuna daha katılımcı olması gerekirken, görevlerini yerine getirdiklerini söylemem. Bu kadar yan ve geri pasla Fenerbahçe'nin hız kazanması mümkün mü? Maçın 52. dakikasını izleyin. Ankaragücü'nün sağ kanat oyuncusu Gökhan, kendi alanından topla çıkıyor. Fenerbahçeli Kemal de Gökhan'ı sözde kovalıyor. Gökhan o bozuk zeminde, Kemal'i topla geçip, Fenerbahçe ceza alanı köşesine kadar gidiyor ve tehlike yaratıyor. Kemal'i en iyi anlatan görüntüdür bu... Ama ne hikmetse, yıllardır bu takımda "ihtiyaç halinde kurtarıcı" olarak Kemal'i görüyoruz.
***
Alex sahada yoktu, Vederson yoktu. Serdar'dan başka kim vardı ki zaten. Kazım'a baktım da, durduğu yerde dörtnala koşuyormuş görüntüsüyle, yere düşmüş hali kardeşti. Takıma girme şansını yakalamak, bu kadar kolay mı bertaraf edilir? Bu kadar mı gamsız olur bir insan?
***
Maçın son çeyreğinde Ankaragücü'nü bir trenin giderek hızlanmasına benzettim. Buna karşılık çaresizliğin Fenerbahçe defansının kapısına yığıldığını gördüm. Ankaragücü forvetinin, arka arkaya kaleci Serdar'la karşı karşıya kaldığı pozisyonlara bakınca, "Serdar ölü gezegende tek başına" dedim. Bereket Serdar, diğerlerine benzemeyen yanını, en harika biçimde rakiplerine de gösterdi.
***
Fenerbahçe'nin dün gece kaybettiği 2 puanın biri, danışıklı cinayete kurban olarak çarşamba gecesine gitti. Bir puanı Ankaragücü'ne gitti. Kalanı da Fenerbahçe aldı gitti...