Galatasaray, Cemal Nalga olayında tarihe geçecek bir skandala imza attı. Türkiye'de istediği her oyuncuyu kadrosuna katabilecek bir kulübün, böyle küçük ayak oyunlarına başvurmasının izahı yok. Savunulacak bir tarafı da. Ancak ne var ki, bu tip olaylar ne ilk ne de son. Çünkü spor kültürüne sahip olmayan insanlar her dönem her kulübe sızabiliyor. Onlarca ihbar e-mail'i geliyor, "Eskiden F.Bahçe de yapmıştı", "Beşiktaş da yapmıştı" diye. Bazıları asılsız ama doğru çıkanları da var. Mesela bu sahte oyuncu skandallarının ortaya çıkan en eski örneği, Fenerbahçe'ye ait. Tercüman gazetesi yazarı Aybars Hünalp dün bu olayla ilgili belgelere ulaştı...
8 Nisan 1951'de Beşiktaş ile Fenerbahçe son maçlarına çıkıyorlar. Fenerbahçe, Beşiktaş'ı yenerse Galatasaray da son maçını kazanırsa Galatasaray şampiyon olacak, Beşiktaş'ın şampiyon olması için berabere kalması ya da galip gelmesi şart. BJK-FB derbisinde sürpriz bir gelişme oluyor, Fenerbahçe biri Hacettepeli, diğeri Vefalı iki futbolcuya sarı-lacivertli formayı giydiriyor. Hakemin maç öncesi uyarılarına rağmen de bu iki "lisanssız futbolcuyu" oynatıyor. Maça çıkarken hükmen yenilgiyi kabullenmek, Beşiktaş'ı şampiyon ilan etmek demek. Gerçi BJK maçı 3-1 kazanıyor ama maç istatistiklere 3-0 hükmen diye geçiyor. Dönemin gazeteleri lisanssız futbolcu ile yapılan "hatır işini" manşetlere taşıyor. Galatasaray Mecmuası yazarları ise iki kulübü topa tutuyor. Galip Sayar, "1943'te Beşiktaş, biz şampiyon olmayalım diye Fenerbahçe'nin karşısına zayıf bir kadro ile çıkmıştı, Fenerbahçe de 4-1 kazanarak şampiyon olmuştu. Tam 8 yıl sonra Fenerbahçe diyetini ödedi" suçlamasında bulunmuş. Yine Galatasaray Mecmuası'ndan Ali Oraloğlu da, 1951'deki sahte lisanslı oyuncu olayına çok sert tepki göstermiş. Türkiye'nin yurt dışında oynayan ilk futbolcularından olan, halen Galatasaray Müzesi'nin müdürlüğünü yürüten Ali Oraloğlu, ilerlemiş yaşına rağmen her Galatasaray maçına gelir, duayen gazeteci sıfatıyla Ali Sami Yen Stadı'nın Basın Tribünü'nde oturur. Ali Bey'i aradım dün. Olayı ve yazısını dün olmuş gibi hatırlıyor. Sahte oyuncuların isimlerinden maçın skoruna kadar her ayrıntıyı veriyor. Ama bir ricada bulundu; "Her kulüp maalesef bu tip hareketler içine giriyor. Fenerbahçe'yi hedef alan bir beyanat vermek istemem. Geçmiş geçmişte kaldı" dedi. Sözün özü, tarih tekerrürden ibarettir ve "Tencere dibin kara... Seninki benden kara..."
NOT:8 Nisan 1951'deki sahte oyuncu skandalıyla ilgili yorumların ayrıntılarını turkspor.net'ten ve Basın Müzesi Arşivi ile milliyet. com.tr'nin arşivlerinden takip edebilirsiniz...