Casper firmasının reklamlarında Ersan İlyasova oynuyor. Çok da hoş bir reklam. Ama gerçek hayatta salonların hayaletleri ne yazık ki o kadar sevimli değiller. Spor salonları korku filmlerinin platoları gibi. Ankara'daki voleybol maçında Ankaragücü taraftarı sahaya indi, basketboldaki Galatasaray- Fenerbahçe karşılaşmasında sadece küfür değil, fiziki eylemler vardı. Bir taraftar, sahaya inip bir sporcuya vurmaya cüret edebiliyordu. Kadınlar bile çıldırmıştı, binlerce erkeğe el hareketi çekebiliyordu. Hatta İnönü Stadı'nda oynanan ve Show TV'den yayınlanan Devler Ligi maçında bile küfür gırlaydı. Devlet diye isimlendireceğimiz güç merkezi, "Sokakta yapacağına statta/salonda yapsın, kontrol altında olsun" şeklinde de düşünüyor olabilir ama toplumsal gerilimin spora yönlenmesi/yönlendirilmesi pek de hayra alamet değil. Buna da önce sporu yönetenlerin dur demesi gerekiyor. Fenerbahçe ile Galatasaray, rekabetlerinin 100. yıllarında küçücük bir pasta kesmekten bile uzaktılar. Aziz Yıldırım ile Adnan Polat bir araya gelip yemek bile yiyemiyorsa, cemaatten aklı selim olması nasıl beklenebilir ki? O halde iş, sporu yönetenlere düşüyor. Mahmut Özgener'e, Turgay Demirel'e, Ünal Karabıyık'a, en başta da Spor Bakanı Faruk Özak'a düşüyor. Tabii gerçekten çözmek isteniyorsa...