Ölü ruhları ateşlemek için, derbi maçları tam zamanında Fenerbahçe'nin karşısına çıkıyor. Dün gecenin bitiminde, bir derbi maçında daha oy verme işlemi tamamlandı. Fenerbahçe, yeniden iktidar olmanın ön seçimini kazandı. Ve lige döndü...
***
Sistemini kendi gücüne göre değil, rakibin gücüne göre ayarlayan Mustafa Denizli'nin kadrosuna bakınca, "Kazanırsa dahi olur, kaybederse korkak" diye düşündüm. Ortaya sürdükleriyle, gizledikleri arasındaki zamanı nasıl kullanacağını merak edip... Çünkü siyah beyazlı kulübede bir imha timi duruyordu da... Korkunun iskeleti defans adamlarıyla doluydu.
***
Buna karşılık, Aragones'in, elindeki mevcut değerleri doğrulayan bir futbol anlayışı vardı. Zengin ve dirençli bir orta alan... Güiza'nın yalnızlığını uzun toplarla desteklemek. Özellikle Beşiktaş'ın defans göbeğini hataya sürüklemek. Bunu ilk yarıda tam anlamıyla yerine getirdi. Hele ilk yarının son çeyreğinde, Fenerbahçe maçı kopartabilirdi. Beşiktaş'ta maçın başında maestro Delgado görünüyordu ama pozisyonların kilit noktalarında Ekrem Dağ vardı.
***
Selçuk'un attığı gol, çalışılmış bir dersin, bu sezon bilmem kaçıncı kopyası. Rüştü'nün de alışılmış yan top hastalığının belgesi. Beşiktaş'ın yediği golden sonraki başkaldırısı nefsi müdafaaydı ama takım iyi oynarken, siyah beyazlı defans, Güiza'ya bir gol ısmarladı sanki. Golün makam şoförü Zapotocny... Güiza'nın vuruşu, sezon başından beri beklenen bir vuruş. Ama maçın 40. dakikasında Güiza'nın kaçırdığı bir pozisyon var ki... Pozisyon tüccarlığıyla, krallığın el değiştirmiş hali...
***
İkinci yarıda, Beşiktaş'ta hatlar arasındaki iletişimi sağlayan ana kumanda merkezi çöktü. Ve sistemin dışına çıkanlar, bireysel becerilerin gücüne sığındı. Forvet ikmalinin gecikmesi, dün gece Mustafa Denizli'nin ikinci perdedeki günahlarının belgesidir. Gökhan Zan gibi, bir defans aksesuarına karşılık, Bobo'yu son 15 dakikada hatırlamak, beraberliği bile unutmakla eşdeğerdir. Beşiktaş, doğru hamlelerle puan alabilirdi. Ama ikinci yarıdaki Fenerbahçe farkı da artırabilirdi. Gökhan Gönül'ün takımın en canlı hücresiydi. Fenerbahçe'nin her maçında bu adam başoyuncu. Yürek işçiliğin, sahanın her yerine kök salmış hali... Kaleci Volkan'ın da dengeli ve cesur bir gecesiydi. Derbi maçlarının sadık işçileri, galibiyete Beşiktaşlı futbolculardan çok daha fazla inanmıştı ve onlar istediklerini aldılar. Gecenin en güzel anı Deivid'in ikinci yarıdaki muhteşem vuruşuna, aynı şekilde eşlik eden Rüştü'nün kurtarışıydı.
***
Bünyamin Gezer, derbinin adamı değildi. Cisse'yi çok kolay attı. Pozisyonların birkaç saniye gerisindeydi ve maç içinde hükmü yoktu. Sezon başından beri sorunsuz tek maç yönetmeyen birine, böyle maçları ödül olarak verenlerle hakemlik itibar göremez. Futbolumuz da, adaletimiz de hakem işgalinden kurtulamaz.