Beklediğimiz, Fenerbahçeli futbolcuların közü karıştırması ve Şampiyonlar Ligi ateşini yeniden yakmasıydı. Onlar kendilerini yaktılar. Şimdi kala kala, Dinamo Kiev'le UEFA Kupası'na katılmanın finali kaldı.
***
Emre'nin önceki maçlarda "kenar süsü" olmasıyla, dün gece orta alandaki dişli başlangıcı arasında, doğru bir seçim olduğunu düşünmüştük. Ama Emre'nin gölgesi üç dakikalık rüzgar gibi geldi geçti... Baktık ki, Emre kenarda da süs, ortada da...
***
Oysa ilk dakikalarda, kazanmak duygusunu tam anlamıyla dışa vuran bir tavrı vardı Fenerbahçeli futbolcuların. Alex'in 4. dakikadaki vuruşu gol olmalıydı. Porto'nun ilk 10 dakikada içe dönük duruşunu, "mesafeli karşılama" olarak düşündüm. Ve ani çıkışlarında yarattıkları tehlikelerin de, berbat anonslar olarak kalmasını diledim. Ama öyle olmadı. İpe sapa gelmez bir hatadan golü yiyen Fenerbahçe oldu...
***
Fenerbahçe'nin atamadığı gollerle, yediği goller arasındaki resim sergisi, bu takımın bütün zaaflarını ortaya koyar zaten. Bu kadar baskı ve pozisyona karşılık, son vuruş adamı yok. Orta alanda da hayat yok. Deivid silik, Josico Ankara'daki hayalet halinin ikinci perdesinde. Kaç kere şans verirseniz verin, bu adamın bir adım öte gidebilme ihtimali yok. Oysa Gökhan Gönül ve Uğur Boral'ın bindirmelerinde alın teri var, emek var.
***
Tartışmalı yenen ikinci golün ardından, orta alandaki çöküntü tam anlamıyla dışa vurdu. Savunmakla, saldırmak arasında sıkışanlar, sonrasında telaşlı gölgelere dönüştüler. İlk yarıdaki Porto'nun hakkını da vermeliyiz. Onlar ani çıkışlarında, Fenerbahçe'yi elektrik gibi çarptılar.
***
İkinci yarının başında Güiza'nın harcadığı bir pozisyon var. Kim olsa atar, bırakın kral olmayı... Güiza, İspanya gol kralıymış. İz sürüp, yay gerermiş, sonra okunu atarmış. İnsanlar okla yaydan vazgeçti, iki metreden topu içeri atsın yeter. Bu adam için, Fenerbahçe'nin kasasından 27 milyon Euro çıktı. Bu ayıp da yönetime yeter!
***
Porto kalesinin önü, 90 dakika boyunca pozisyon mezarlığıydı zaten. Fenerbahçe'nin rakip alandaki baskısı da "panik atak!" Takım kötü giderken, birilerinin ortaya çıkmasını bekliyorsunuz. Alex'in sahne alma zamanı gelmiştir diye düşünüyorsunuz. Olmuyor. Kazım'ın, kendi formülünü üreterek, attığı golün ardındaki dakikaların da, "suni teneffüs dakikaları" olmaktan öteye gitmediğini görüyorsunuz. Ama görünen sadece bunlar değil. Görünen, minyatür suçluların, asıl suçluları gizlediği...
***
Takımda tutkunun kölesi olan sadece Gökhan Gönül'dü... Zapt edilemeyen bir yürekle oynadı. Gecenin yalnız şövalyesiydi ve taraftar da, yiğidin hakkını, yiğide verdi.
***
Fenerbahçe'yi geçen yılki gerçeklerin dışına atanlar, kendileriyle yüzleşmeli.. Şimdi her şey çırılçıplak... En çok da krallar!