Fenerbahçe için sihirli bir haftaydı. Bursaspor karşısında 3 puanı kuyudan çekti. Diğer büyüklerin kayıpları da gökten yağdı. İnsanın, kendini gördüğü derinliktir kuyu. Bursa maçında da gördük ki, her şey futbolcuda başlıyor, futbolcuda bitiyor. Şampiyonlar Ligi'ndeki yanlışları için geç kalanların, ligde erken davrandıklarını hatırlatalım. Ama asıl kayıpların bir haftalık sihirle ödeştirilemeyeceğini de hatırlatalım. Büyük düşünenler için...
***
Varsın, Avrupa'da büyüyen koca bir ağaç olmayı, yine ertelesin Fenerbahçe... Vaatler gerçeğin yalancısıdır. Nasılsa hayat şimdiki zaman... Bugünleri bağışlayalım, dünleri asalım!
***
Önce Tolga Özkalfa, sonra Fırat Aydınus... Fenerbahçe-Bursaspor maçında Alex'e penaltıyı vermeyip, üstüne üstlük sarı kart gösteren bir hakemin hatalı olduğunu reddedip, onun günahlara meyilli olduğunu düşünürüm. Edu'ya gösterilmeyen kırmızı kartta korkaklık sezerim. Eskişehirspor-Galatasaray maçında, maçı katleden bir hakemden, gelecek maçlarda da korkarım. Ama hakemler kadar, Galatasaray'daki itiraz mangasına da dikkat çekelim. Eskişehir'in beraberlik golünden sonra bir ara baktım da, Fırat Aydınus'un başında 8 Galatasaraylı vardı. Kewell da, yan hakemi kilitlemişti. Sezon başından beri hakem hatalarıyla kazandıkları gollerde sesi çıkmayanların, Kewell'ın eliyle düzelterek attığı gole gözlerini yumanların, yedikleri gole haykırmasına yakından bakalım. Bunlar şiddet davetiyeleri.
***
Her takımda aynı resimler var aslında. Hakem hatalarından aldıklarına sesleri çıkmıyor, canları yandığı zaman haykırıyorlar. Herkes kendinde olmayanı başkasında arıyor. Böyle zamanlarda köhnemiş cümleleri bulup, günahlarını örttüklerini sanıyorlar. Yöneticileri bağışlayalım da... Sadece hakemleri mi asalım? Her şey bu kadar basit mi?
***
Görünen o ki, bu lig çok şeylere gebe. Yenilmez sanılan takımların, küçük sayılan takımlara yenilmesi, İngiliz ligini anımsatıyor. O yüzden kayıplar sürebilir. Beşiktaş'ın puan kaybederken bile ortaya koyduğu direnç ilgi çekiciydi. Gelecek maçlar için harika bir sermaye! Trabzonspor'da berbat sinyaller başladı. Ankaraspor'un yükselişindeki işaret fişeği Aykut Kocaman... Abdullah Avcı'nın İstanbul Büyükşehir'deki "puan merdiveni" hizmete girdi... Ne acıdır ki, yerli teknik adamların ancak mucize yarattıkları zaman esamesi okunur.
***
Haftanın en fiyakalı adamı Eskişehirli Youla'ydı. Ama haftanın en anlamlı resmi Fenerbahçeli Deivid'in dönüşü. Ondaki hüznün ve anne sevgisinin dışa vurumu. Deivid için, annesini yitirdiği günden beri eskiyor zaman. Eskimeyen tek şey anne sevgisi. Gol sevinçlerinin farklı bir tercümesi olsa da, anne sevgisinin dışa vurumu her dilde aynıdır. Hele kaybedilen anneler için.
***
Hep merak ederim, dünyada annelere en çok sövülen futbol ülkesi olmaktan ne zaman kurtulacağız? Bu utancın kirinden ne zaman arınacağız?