Kuşlar sadece kanatları olduğu için uçmaz. Onların ruhunu harekete geçiren bir düşünce gücüne de ihtiyaçları vardır. Dün gece bu düşüncenin temsilcisi Semih Şentürk'tü... Onun ayaklarından gol gelirken, yüreğinden ter geldi. Güiza'yı da parantez içine almalıyım. Attığı gol bir yana, son saniyelerde attığı pasla, Kocaeli defansının şahdamarına attı okunu. Ve Semih'e seslendi sanki. "Söz sırası sende üstad!"
* Dünkü maç, teknik olarak Aragones'in iflasıydı aslında. Kadroda Semih gibi bir santrforu gördüğünüz zaman, ister istemez, Fenerbahçe'nin baskılı oynayıp, Güiza'nın yalnızlığına ilaç olacak bir sistem bekliyorsunuz. Pozisyon zenginliği ve hatta Alex destekli bir saldırı biçimi. Ama bütün bunlar ilk yarıda Fenerbahçe takımında yoktu.
* İstediği zaman, neler yapabileceğine şahit olduğumuz takımda, ilk yarıda yardımlaşma da yoktu. Korkuları yenecek heyecan da... Ama yenilecek gol vardı.. Kocaelispor'un 22. dakikada attığı golü, Fenerbahçeli futbolcular defalarca izlemeli. Böyle göstere göstere gol atması için, antrenman maçında PAF takımına bile izin verilmez. Fenerbahçeli futbolcular, pozisyonu izlemiş olmakla, görevlerini yerine getirdiklerini düşünüyorlardı herhalde. Yalan değil, bedenleri genç olsa da, ilk yarıda "ihtiyar ruhlar sergisiydi" Fenerbahçe takımı.
* İkinci yarıda, Yılmaz Vural'ın harakiri yaptığını gördük. Fenerbahçe defansını rahatsız eden çift santrfor sistemini bırakıp, kendine oyun içinde oyun icat etmesi, bir şeyleri değiştirirken, asıl değişiklik, kendi sistemini üreten futbolcularda oldu. İkili forvet yörüngesine girdi. Rakip alana ışıklı bir yolculuk başladı. Ve arka arkaya gelen Fenerbahçe gollerini izledik... İşte bu dakikalar, Semih, Güiza ve Uğur Boral'ın direniş dakikalarıydı. Ama saldırı makinesi çalışırken, savunma mekanizmasının ihmal edilmesi ilk değil. Ve kolay yoldan gelen beraberlik golü...
* Beraberliği isteyen Yılmaz Vural'dı... Ama kazanmayı isteyen Semih ve Güiza ikilisiydi. Onlar gecenin "sıkı dostları" olarak, çok şeyi hak ettiler. Ve arkadaşlarına şunu gösterdiler. "Yollar sizi terk etmez, siz yoldan çıkmazsanız!" Hata yapmaktan korkmadan, iliklerine kadar mücadele eden Uğur Boral'ı da unutmamak gerek. Bu gencin biraz desteğe ve güvene ihtiyacı var. Neler yapabileceğinin teminatı, onun ayaklarında da, yüreğinde de mevcut.
* Yılmaz Vural'a bir sözüm var. "Kuşu yakalamak için önce kedi olmak gerekiyor!" Sızlanan bir teknik adam değil!
* Dip not: Gecenin belini kıran Semih'in, galibiyetin simgesi olması tesadüf değildir. Galibiyetin mührü, golün efendisinin ayaklarından basılmıştır Ama bilinmesi gereken bir şey var. Semih'in ayakları, eleştirileri öldüren susturucu bir silah değil. Bazen galibiyetler süslenmez... O yüzden yüreğinden ter damlayan adamların boynuna asılır galibiyetin çelenkleri... Aragones'in değil.