Boy aynaları Avrupa'da sahne alan futbolumuzun gerçeklerini gördük. Bitik takımlarımızla, bizler ancak kendi ligimizde çalar, oynarız! Aslında Avrupa Şampiyonası'ndaki Milli Takım gerçeklerine bakarsanız, Türk futbolunun ne olduğunu görebilirdiniz. Çek Cumhuriyeti maçında, durum 2-0 yenik devam ederken, rakibin penaltısı verilse, ne mucizelerden bahsedilirdi, ne imparator üretiminden. Hakemler de bir yere kadar, talih de... Talihin halt ettiği yerlerde, tarihi not etmek gerekir. Çünkü o zaman gerçekler başlar! Belçika maçında olduğu gibi...
* Gençliğine temel atmayan bir futbol anlayışı, eldeki hatırı satılır (!) adamlarla zaman harcarken, Türk futbolunun çürümesinin temeli Milli Takım'da atılıyor. Hâlâ Gökhan Zan, Emre Aşık gibileri için uğraş verilirken, kaç gencin önü kesiliyor kim bilir! Ama imparatorlukla yönetilen ülkelerde, sorgulama hakkı ikinci bir emre kadar yasaktır. Sorduğunuz soruların bile "yağ oranı" test edilir.
* Fenerbahçe'nin geçen yılki devrimini bu yıl yoldan çevirenler, hâlâ hatalarının farkında değil. Yanlış insan, yanlış yatırım! Bu takımın bu ruh haliyle bırakın gruptan çıkması, UEFA'ya kalması bile mucize. Ama hayaller hala iktidar. Her şeyin galibi zaman. "Arsenal'ı 2 maçta da yeneceğiz" diyen bilgiç yöneticilere, "Masalınızı unuttunuz beyim" diye hatırlatacak olan da zaman...
* Beşiktaş, Ukrayna'da pozisyonlarda iki büklüm beklemekle, emeklemek arasında sıkışmıştı. 8 gol yemesi işten bile değildi. Böylesine emekçi bir rakiple Beşiktaş kaç kez turlarsa turlasın, elenir. Ama maç sonundaki yorumlara bakıyorum, "bir maçlık kazaya" kurban gitmiş havası veriliyor. Çünkü işin içinde sağlam bir politika var. Öyle olunca, Türk takımlarının kendini geliştirmesi mümkün olur mu?
* Evet, Beşiktaş'la rakibi arasında fark vardı. Beşiktaşlı futbolcuların fiyat farkı! Metalist futbolcularının yürek farkı. Hiç merak ediyor musunuz, en kritik deplasmanlarda Rüştü neden yok olur? Geleceği gören gözlere sahip olduğu için mi? Hiç merak ediyor musunuz, Gökhan Zan gibilerine bu ülkenin teknik adamları ve yöneticileri neden kurban olur? Boyuna posuna kurban oldukları için mi?
* Gelelim Galatasaray'a... Yattığı yerde kükreyen aslan! Bellinzona takımı, tarihinde bir daha hangi Avrupa takımına, 2 maçta 4 gol atabilir? Galatasaray'ı UEFA'da gruplara taşıyan, talihli bir kuradan başka nedir? Kendi taraftarının protestosu, oynanan futbolun belgesi değil midir? Geçen yıl da UEFA'da final hayali yaşayan takımın, sıradan Leverkusen'den yediği darbenin benzeri bu sezon yaşanmayacak mı? Kadıköy'deki UEFA finalini hayal etmekle, kendini fark etmek arasında bir boy aynası duruyor! Bir çift de yürekli göz!
* Futbolumuz, yanlış teknik adamların egemenliğindedir. "Özel yabancıların" bireysel becerileriyle ayakta kalmanın adı; sadece bizim ülkemizde büyük kalmaktır. Kompleksli yöneticilikte taraftarı hayallerle kandırmak, eleştirilerden öç almaktır ama... Gerçeklerle kucaklaşma şansı her zaman gelmez insana. Dev aynalarıyla, boy aynaları arasındaki fark da budur.