Altın kilit Fenerbahçe'de uyuşuk gecelere bilet kesenler, bu yıl hayallerin de önünü kesiyor. Bu takımın geçen yılkı ruhuna darbe indirildi. Oynanan rakipler içler acısı... Sonuçlar rakiplerden daha zavallı. Görünen bir şey var ki... Aziz Yıldırım'ın yanlışları, Fenerbahçe takımına vurulan "altın kilittir!" Anahtarı, inat denizine atılmış. Bir çuval parayla birlikte...
***
Gidenler gitti, gelenlerin durumu ortada. Kalanların da, takıma neler verdiklerini görüyoruz, göreceğiz! Gençler elbette hata yapacak. Ama Can Arat 2 yıl önce milli takım futbolcusuydu. Kendisini hiç geliştirmediği kaçınılmaz. Bunun adı artık hata olmaktan çıkmıştır, tembelliktir, formaya saygısızlıktır. Bir yanda Aziz Yıldırım'ın dünya kulübü ilan ettiği Fenerbahçe... Öte yanda Can Arat ve Yasin Çakmak'lı Fenerbahçe! Ortada dağ gibi bir çelişki yok mu yani?
***
Taraftar iki maçtır Uğur Boral'a yükleniyor. Roberto Carlos, Uğur Boral'ın yarısı kadar sorumluluk almıyor. Özel hayatındaki cambazlıklar, sahadaki hünerlerini silip süpürdü de, Roberto Carlos'daki azalmanın sırrını araştıran yok. Carlos'un, televizyon reklamlarındaki koşuları daha içten. Geçen sezon ortasındaki sakatlıktan sonraki Carlos, mazisini kemiren Carlos'tur... "Bitse de gitsek" modundan kurtulmadıkça, Fenerbahçe'ye verecekleri sınırlıdır. Bereketli tanrıçalar çayırında top koşturmak, onun için çok daha anlamlıdır bu yıl.
***
Takımın kalbi Alex... Birbirinin üzerine devrilen adamlar arasında, ayakta kalan tek kişi. Alex'i o takımdan çıkarın, Fenerbahçe'nin bütün boyası akar. Ama onun da sihri bir yere kadar. O kadar yanlışı, bir doğru adamla telafi etmeye çalışmak, Alex'e büyük haksızlık. Ve büyük saygısızlık.
***
Güiza... 14 milyon euro'luk Güiza... 90 dakikaları, pozisyon harcamaya adayan hayalet kral. Aldığı para ve gelirken yanında getirdiği unvan, atması gereken gollere gerekçedir. Başka hiçbir savunma Güiza'yı haklı çıkaramaz.
***
Bu yıl ihtilalin ikinci perdesine soyunacağını hayal ettiğimiz Fenerbahçe'nin, lig maçlarına bakın. Futbol namına hiçbir şey yok. Sadece İstanbul Büyükşehir'i yenebilmiş. Onu da rakip 9 kişi kaldıktan sonra başarabilmiş. Kaybederken bu kadar kolay teslim olmak, Fenerbahçe'nin ruhuna aykırı da, bunu futbolculara kim anlatacak? Emre Belözoğlu'nun morali bu kadar kolay bozuluyorsa... Transferdeki profesyonellik anlayışı, sadece para alımlarında mı geçerli oluyor yani? Arılara görevini hatırlatmanın anlamı yoktur. Eğer bal kovanında boğulmadıysa...
***
Yarın Porto maçı var... Fenerbahçe'yi, huzur içinde Porto'ya gönderebildik mi? Zannetmiyorum. Geçen yılın devrim takımı, bu sezon telef edilmiş düşlerin takımı olursa, hiç şaşırmam. Bu takıma neşter gerek neşter! Fenerbahçe, inat imparatorluğuyla yönetilecek bir takım değil. Madem ki Cumhuriyet!