Dövüşmeden kaybettiler! Şampiyonlar Ligi'nin ilk maçında, tuz basacak yarası oldu Fenerbahçe'nin. Yol uzun, telafisi mümkün diye düşünmek istiyorum ama... Dünkü Fenerbahçe'yi gördükten sonra, bu umudumun da yenildiğini görüyorum. Çünkü dövüşmeden kaybeden bir takımın, kazanmak için önce kendini yenmesi gerek. İkinci yarıdaki Porto'yu silip süpürmesi gereken takımın adı olmalıydı Fenerbahçe. 3 gol yiyen takımın adı değil!
***
Daha maçın başında, sahaya yenilmek için çıkmış bir Fenerbahçe vardı sahnede. Başını içine çekmiş kaplumbağa ordusu sanki... Buna karşılık ilk 20 dakikadaki Porto bilgisayar oyunlarından çıkmış gibiydi. Arka arkaya gelen gollerde, Fenerbahçe'nin çabuk yıldığını ve dağıldığını gördük. Yenilen iki golde de başrol oyuncusu Roberto Carlos'tu. Roberto Carlos'un 2 yıl önceki resmini koysanız, yenilen gollerdeki pozisyonlara daha çok karşı dururdu. Hey gidi günler hey...
***
İlk yarım saatte Fenerbahçe'nin rakip kaleye bir şutu bile yok. Takım, ölü resimlerle doluydu. Maldonado ve Selçuk içler acısı... Emre'yi hiçbir ikili mücadele göremedim ama 25. dakikada elini beline koyduğu pozisyonda buldum. Sonra Alex'in kavgaya soyunduğunu gördüm. Ve onunla birlikte başka bir Fenerbahçe'nin yürürlüğe girdiğini... Maçın başında 5 gol yememiz bile işten değilken, Alex'teki bu direnişi görünce, "Bu adam, batması beklenen denize yol döşüyor" dedim. Güiza'nın attığı golden önceki kafa vuruşu, golün diğer yarısıydı.
***
İkinci yarıdaki Porto, Fenerbahçe'nin ölüsünün bile yerle bir edeceği Porto'ydu... Ama "bir yanıp, bir sönen Fener" gibiydi sarı-lacivertli futbolcular. Kendilerinde, futbola ait çok şey vardı, ama ne yazık ki kırıntıları kullanılar. Maç boyu Güiza'nın iyi niyetli çırpınma sahnelerine baktım. Onun için her pozisyon kutsanmıştı ama beceriksizlik de krallığa dahil. Attığı gol, talihsizliği kırmaksa, kaçırdığı gol, beraberliğin belini kırmaktı.
***
Görünen o ki, Emre'nin Fenerbahçe'ye verecekleri bu kadar. Formanın içinde ne bedeni var, ne ruhu. Görünen o ki, Roberto Carlos her maç biraz daha azalacak. Selçuk ve Maldanoda ile harcanacak zamanlar, Fenerbahçe'nin geleceğinden çalınan zamanlar olacak. Ve kolay kart görmenin sanatçıları, Fenerbahçe'yi en kritik maçlarda "gölge adamlara" mecbur bırakacak.
***
Aragones'in müdahalelere geciktiği ve maçın başındaki fırtınaya rağmen, Fenerbahçe'nin yenilmesini engelleyecek bütün şartlar, dün gece mevcuttu. Ama yenilmeyi çok isteyen bir defans da Fenerbahçe takımında mevcuttu. Dünkü Fenerbahçe, formasındaki rengin sarısını yaprak ölülerinden almıştı. Yarısını ölü denizlerden. "Nerde o, geçen yılki güneşin sarısıyla, lacivert okyanusun içindeki görkemli Fenerbahçe!" dedim. Sesim duyulmadı.
***
Eve dönüş müziği hüzünlü... İnsanın ağrına gidiyor böyle kaybetmek! Dövüşmeden kaybetmek!