Galatasaray gibi bir takıma karşı maça 1-0 yenik başlayıp, maçı 4 golle tamamlamak "sihir" işidir. Neredeyse 10 yıldır Kadıköy'deki maçları kazanan bir takımın, dün gece bu sihirli seriyi sürdürmesinin bir çok nedeni vardı. Maçtan önce, tribünlerde büyülü bir ortam hazırlanmıştı yine. Ama asıl büyü, futbolcuların yüreklerindeydi.
***
Derbi maçlarının psikolojik şaşırtmacaları vardır. Görmedikleriniz daha gerçektir. Fenerbahçe, içe kapanık başladı, sonra açıldı. Galatasaray'da golü bulmak, kaybetmeye başlamak oldu. Ne olduysa, Lincoln'ün golünden sonra oldu. Galatasaray'ın oyunu kontrol altına aldığını zannettiği dakikalarda, Fenerbahçe'nin hızlı çıkışları, Galatasaray defansını ele verirken, goller de arka arkaya geldi. Üç golde de Galatasaray defansında, "imdat flaması" asılmıştı sanki. Servet, Emre, Hakan Balta ve Sabri bu sezon hiç bu kadar kötü olmamıştılar. Hiç bu kadar çaresiz.
***
İlk yarıda sahada iki önemli adam vardı. Biri Lincoln... Diğeri Selçuk Şahin... Galatasaray'da bütün pozisyonlar Lincoln'le başlayıp, onunla bitiyordu. Bireysel beceri tartısında Lincoln ağır basarken, tehlikeyi sezip, önlem almak konusunda Selçuk ağır bastı. Hem beraberlik golünü attı, hem Lincoln'ü imha etti. Sezonun en iyi maçını çıkardı.
***
Fenerbahçe, maç boyu harika mücadele etti. Gecenin patronuydu. Maçın sonucunu sadece Galatasaray defansının içler acısı hali değil, Fenerbahçeli futbolcuların verdiği mücadele belirledi. Arda'yı tutsaklığa iten, Galatasaray'ın orta alan hakimiyetini bitiren eylemlerde, Lugano'nun, Gökhan Gönül'ün ve Uğur Boral'ın izleri vardı. Carlos'un da sakatlanana kadar, oyundaki rolü, hem "ağır abi", hem fişek gibi bir sol ayaktı. Deivid'in golü ise gecenin en anlamlı kapanış resitaliydi. Kendini onaran Deivid'i kazanmak, maçı kazanmak kadar değerlidir.
***
Maçın en güzel pozisyonu Emre Belözoğlu tarafından 65. dakikada üretildi. Bir kale vardı Güiza'nın karşısında bir de kaleci... Güiza pozisyonu dağlara taşlara yolladı. Merak ediyorum, bir adam daha ne kadar aldatabilir kendini? "Sahte krallığıyla..."
***
Galatasaray'da Arda beni çok şaşırttı. Sanki maçın başında gardını düşürdü ve bir daha kendine gelemedi. Ayhan, Ümit Karan ve diğereri de ona eşlik ettiler. Lincoln, çaresiz bir Aslan'dan kalan yeleydi. Elinden geleni yaptı. Hakeme parantez açmak zorundayım. Dün gece, hükümsüz bir hakem vardı. Birçok pozisyonu tartışılacaktır. Tartışılmayacak tek şey, bu maçın hakemi olmadığı...
***
Sonuç olarak: Şükrü Saraçoğlu'ndaki ateşten çemberin içinden yara almadan geçmek, 9 yıldır imkânsız hale gelmişken... Galatasaray'ı en güçlü zamanında elden ayaktan düşüren bu gerçeğin adı, "Şükrü Saraçoğlu cehennemi" olmuşken... Dünkü sonuç, bu stattaki, 9 yıllık trajik kaderin sonuncusudur. Eminim ki en sonuncusu değil.