Baros kral olacak Stefan Zweig'in ünlü eserinin adıydı; Yıldızın Parladığı Anlar. İlk on'da Baroş rakip kalenin çatalındaki örümceğin hatırını sorunca birlikte maç izlediğim Arap şöyle dedi; 'Kalk gidelim uzaklara! Beşleriz!' Kaldım öyle. Birkaç kez ligin yeni gol kralına gönderme yapmış şöyle demiştim; 'Peki ya Baros? Kim onu tesadüf seçilmiş bir isim olarak gösterebilir ki? Tekrarlayayım: Baros bu ligin yeni gol kralı ve heyecanı olacaktır. Nasıl mı? Öyle büyük fırsatçılık gösterileri ya da çim kaldıran gayretiyle değil, ferah ferah, göstere göstere.' Evet aynen göstere göstere yapıyor yapacağını. Sahayı sağdan sola yukarıdan aşağıya harmanlıyor ve golünü atıyor. Hem de aynı yürek ferahlığı ve rahatlıkla. Buluştuğu bütün toplarda olumlu ve üretkendi Baros. İşte belki genç Hakan Şükür'den sonra ileri ikilinin rakip defansa en yakın yerindeki isim olarak adını yeşil alana yazdıracak bir isim yakaladı Galatasaray. Bir tek sıkıntıyı atacak Galatasaray üzerinden; Arda ve Kewell'i aynı kanatta oynatmayacak. Bunu yaptığı ikinci yarıda takımın ruhu-görüntüsü değişti. 60'a vardığımızda başladı turuncuların futbol ziyafeti. Belli ki alt sıra takımlarını 'yıldızların parladığı anlar'la geçeceğiz; Bol gollü iyi oyun anlayışıyla... Seyircisi, antrenörü, oyuncusu aynı olan bir filmin adıdır artık; Lincoln. Bu lüks isimli Brezilyalı ne zaman dün akşamki favelalı kenar mahalle cambazı gibi davranırsa işte o zaman onun için övgü dolu şeyler yazacağız. Geçen haftaki maçta zaten yağmurla gelmiş sulu sepken yapıp bir dahaki hafta gürleyeceğim demişti. İşte gözümüz bayram ediyor Hagi'den sonra. Top sektiriyor, olmadı ayağının yan dış üstüyle istop yapıyor, sağa bakarken sola yolluyor topu ve sonunda fırsatçılığını konuşturuyor.
Skibbe yanlıştan döndü Bir iki gün sonra Lincoln ve Baros için bir sayfa açıp yine onlar için onlar gibi 'döktüreceğim!' Meira ilk kez bu kadar özgüvenliydi ilk kez bu kadar istekli. Bunu istatistik hanesine yazdırdığı dört gol girişiminden anlıyoruz. Kimseyi azımsamıyorum ama Konyaspor sadece tek hücumcu ve çileli santrforu Veysel'in sırtındaydı. Hakan Balta değişikliği Skibbe'nin yaptığı en iyi iş oldu dün akşam. Zaten futbol oynamak isteyen bir ekip için ne yapabilir bir teknik adam? Yeteneklerini takımın hanesine yazdıracak 'duruşlar' ayarlar, üretir... Dün akşam yanlışından dönen adamdı Skibbe. İlk haftaların sancısı yavaş yavaş diniyor. Avrupa Kupası var önümüzde. Eksik gediği kapayacağımız antrenmanmaçlar yapıyoruz... İkinci dörtlüğüydü bu maç Galatasaray denilen şiirin... Dedim ya darısı bir dahaki haftaların başına. Daha önceden söylediğimi tekrar edeyim; 'ekibi oluşturanlar bir anlayışın sosyolojisini de taşırlar sırtlarında...' Ahde vefayı da elbette. Toprağın bol olsun Alpaslan Dikmen...