Elde var hüzün Bu maçı hakeme yazsın futbol ulemaları. Yalnız bir şey var ki Hasan Şaş'ın o saha kenarı hiddetini çok anlıyorum ve hak veriyorum. Demiştim ya o gözlerini devire devire, kendini yiye yiye oynayacaktı usta. Ustaların maçı olacaktı bu karşılaşma. Skibbe eğer kariyerinde erken bitmiş bir serüven yaşayacaksa ustalarla kopartabileceği bir maçta yanlış kadro kurmak yüzünden yaşayacak. Sakatlığı şu kadar sürmüş Linderoth'la başla Barış bir kenarda dursun, bu maç için fizik olarak eksik kalacağı her halinden belli olan Ayhan ve Lincoln'le başla Ümit Karan ve Hasan Şaş kenarda otursun Bir omurgasızlık yapmayayım. Girmeyeyim şu kadronun oluşumuna diyorum, ne elimi ne dilimi tutabiliyorum. Hasan'ın taç atışı için sahaya keyfiyetten atılan o topu geldiği yere şutlaması da sonra o bıçak gibi parmaklarını o topu "g..ünü yiim" ayağına sahaya atanlara çevirmesi boşuna değil. Çünkü Galatasaray'da Skibbe'nin göremediği bir şeyler var. Bir yeri düzelttiğimizi düşünürken bir yerden falso veriyoruz. Deneyemeyeceğimiz ya da üzerinden es geçemeyeceğimiz, tartışamayacağımız tek yer orta sahaydı. Galatasaray tepeden tırnağa hasduruşlu topçularla, cevval adamlarla kurulacak bir orta saha olarak tanımlanabilir ancak. Göbekte Lincoln ve Ayhan'la ise ancak bu kadar olabilirdi.
Rahat geçerdik Ancaak... İlk beşte o güzel eğimiyle Kewell'ın ayağına oturan o top direğin üst kısmına değil de hafif bir alçalmayla alt kısmına değseydi altın bir vuruş izleyecektik daha üçüncü maçında Avustralyalı yıldızın. O çizik şimdi Şampiyonlar Ligi rüyamızın ta derininde duruyor. Bir şey var ki katlaya katlaya geçebileceğimiz bir takıma yenildik. Turuncu devrimdi Galatasaray. Ve devrim tarih bilmecesinin çözümünü arar. Heyhat! Elde var hüzün!!!