Fenerbahçe, oynadığı futbolla camiayı çok mutlu etmese de devreyi lider olarak tamamladı. Ayrıca UEFA'da grup birincisi olarak başarılı bir şekilde bitirdi. Bütün bu skor olarak ulaşılan olumlu noktaya rağmen Fenerbahçe'de hiç kimse mutlu ve gelecek adına da umutlu gözükmüyor. Takımdan ayrılan, ayrılmak isteyen ve takımın disiplinini bozdukları için ayrılmaları zorunlu gözüken futbolcuların olması, onların yerine ise yeni transferlerin getirilip ikinci devreye yepyeni bir heyecanla başlanması gerekirken, şu anda Fenerbahçe'nin ikinci devre için nasıl bir planının olduğunu hemen hemen hiç kimse bilmiyor. Camiada başkanlık, yönetim kurulu üyeliği gibi görevler yapmış insanlar bile birbirlerine "Ne olacak durumlar?" diye sormaktalar. Kulübün tabii ki yapmak istediği transferleri herkese anlatması gerekmez. Ama daha önceki dönemlerde olduğu gibi takıma katkı sağlamayacak saç-baş yolduracak isimlerin de transfer edilip kulübe yük getirmesini de kimse istemiyor.
Eskiye mi dönülüyor? Bir başka gariplik de kulübe büyük şaşaalarla alınan oyuncuların gittikten sonra dünya basınında yer alan demeçleri. Bu demeçler, kulübün kapalı kutu olan görüntüsü hakkında bilgi sahibi olunmasına da fırsat veriyor. Asıl sorun burada; bu kulüp içinde sevgi barındıran vedalaşmayı hiç mi gerçekleştiremeyecek? Tekrar eski dönemlerde olduğu gibi Fenerbahçe'den yetişen gençlerin kulüpte kalmak istemedikleri, dış transferlerin de başka yerde bulamadıkları transfer bedellerini aldıkları için kalmak zorunda oldukları bir kulüp haline geliyoruz. Halbuki ikinci yarının hazırlıklarıyla birlikte Fenerbahçe gibi camiada kimin kalıp, kimin gideceği, kimin de transfer edileceğinin bugüne kadar bitirilmiş olması gerekirdi. İkinci devrenin fikstür avantajı oyuncuların birbiri ile kaynaşmasıyla daha olumlu sonuçlara takımı götürebilirdi. Dileriz ki değerli yöneticilerimiz bizlerin bu görüşlerini çürütecek çalışmaları önümüzdeki kısa sürede gerçekleştirirler. Çünkü hepimiz huzur ve mutlulukla Fenerbahçe'nin başarılarını izlemek istiyoruz.