Gençlerbirliği'nin bu sene gösterdiği performansa bakarak çoğu futbolsever Şükrü Saracoğlu'nda en az 1 puan alabileceğini öngörüyordu. Bizim düşüncemiz ise F.Bahçe'nin bu virajı da rahat alacağı kanaatini taşıyordu. Çünkü gördüğümüz kadarıyla G.Birliği dirençli bir takım olmasına rağmen yaratıcı, gücü fazla olan bir ekip değildi. İlk 45 dakikada F.Bahçe, G.Birliği'nin kesip hücuma taşıyamadığı bütün topları kontrol etmesini bildi. Ve mesafeleri de çok zorlanmadan 2-3 oyuncuyla rakip kaleye indirmeye çalıştı. G.Birliği bu yarıda cesaretsiz, kendinden beklenenden fazla yeteneksiz bir görüntü sergilerken F.Bahçe'de sigortacı yine işbaşındaydı. Ve takımına derin bir soluk aldıran golü attı. Sarı-lacivertli ekip 'Ben bu rakibi yenerim' inancıyla rakibine çok fazla fırsat vermedi. Zaten G.Birliği de oyunun sonlarına doğru 'Skoru böyle götürebilirsek direncimiz ve kondisyonumuz sayesinde belki beraberliği kurtarırız' inancında gözüktü.
Oyunun çehresi değişti Tabii bu oyun planlarını Daum'un oyuncuları açık vermemek için toplu hücum yerine oyunun hakimiyeti elinde tutmak istediler. İkinci 45'te oyunun çehresi değişmeye başladı. G.Birliği bu skor değiştirme arzusunu erken dakikalara taşımak istedi. Fakat bu fırsatı yakalasalarda Volkan'ın da başarılı olması sayesinde sonuca ulaşamadılar. Oyunun yine güvencesi ve sigortacısı Alex sahneye çıktı. Ve F.Bahçe'nin bu maçı da koparmasının nedeni oldu. 2-0'dan sonra G.Birliği'nin bütün imkanlarıyla hücuma çıkmak istemesi F.Bahçe'nin akıllı ve kontrollü oyunu elden bırakmadan Lugano'yla maçı ciddi ve güzel bir skora taşıyıp 3-0 yapmasını sağladı. Şimdi bundan sonraki haftalar için daha evvel de söylediğimiz gibi 9,10 ve 11. haftalarda bu kaybetmeme rekorunun stresini yaşayacaklardır.