Sağlık nedenlerinden dolayı uzun süredir Fenerbahçe'nin maçlarını izleyememiştim. Büyük bir istekle İstanbul BŞB maçını izlemeyi ve yazmayı arzu etmiştim. Genel itibariyle baktığım zaman isteksiz insanların birbirini ısırmadan, hırpalamadan futbol oynadıklarını görünce de çok üzüldüm. İlk yarıda o duran top da olmasa F.Bahçe'nin ne yapmak istediğini anlayamadım. Koskoca F.Bahçe 2 senedir çözemediği Büyükşehir'i belli ki bu sene de çözememiş. En büyük üzüntüm sevgili başkan Yıldırım'ın kimlere güvenerek "Bu takım 3 sene şampiyon olacak" dediğine inanın hayret ediyorum. Aragones için "yaşlı, oyunu okuyamayan" dedik, peki genç Daum ne yapıyor? Maçın son dakikalarına doğru "belki bir balık tutarım" diye tribünlerde şov yapıyor.
Colin sınırı aşıyor Büyükşehir'e gelince... Tum bu takımın forveti mi yoksa F.Bahçe'nin geri dörtlüsündeki bir oyuncu mu anlamak mümkün değildi. Maçın son dakikalarında korkak, hırsı olmayan bir Fenerbahçe ve kendi imkanlarıyla çabalayan ve bir beraberlik yakalamaya gayret eden Büyükşehir seyrettik. Sıkılarak da söylesem sevgili başkan bu büyük camiaya verdiği vaadini yeniden gözden geçirmelidir. Geçtiğimiz senelerde Kazım'ın Türkiye tecrübesi yok ve genç çocuk diye yaptıklarına herkes tolerans gösteriyordu. Ama bu genç adam sınır çizgisini aşıyor. Ve ne yazık ki kimse de bunu fark etmiyor. Türk sporunun yetkisinde büyük ve önemli roller üstlenmiş olan F.Bahçe bu futbol anlayışıyla Avrupa'da ne yapabilir ki? Eskiden Daum'un oynattığı futbolu Lucescu oynatırdı. Ve sonuçlar hep 1-0 ya da 2- 1 biterdi. Trabzon'un 6 tane atabildiği BŞB'ye zar zor duran toptan 1 gol atan F.Bahçe maalesef gelecek için hiç de umut vadetmiyor.