Bugün dünyanın birçok ülkesinde ulusal takımlara teknik sorumlu seçmek büyük bir sorundur. Çünkü önce "Yerli mi yabancı mı olmalı?" tartışmaları yaşanır. Sonra verilecek ücretler ve tazminatlar derin ayrılıklara neden olur. Herkesin beğenisini kazanacak bir isimde buluşmak da malesef çok zordur. Ülkemizde ise seçimlerde kulüpçülük, hemşehrilik ve güncel bir bakış açısıyla cemaat ve sosyal ilişkiler rol oynar. Halbuki bakılması gereken öncelikli nokta kriterler olmalıdır. Demokratik ölçülerde federasyon yönetim kurulunda yapılacak bir seçim ise o kurulun ileride dağılma sebebini teşkil edecektir. Sayın Özgener tabii ki yönetici arkadaşlarının, uzmanların ve de Fatih Terim'in katkılarını aldıktan sonra yönetim kurulundan tek başına karar verme yetkisi almalıdır. Yetki verenler de başkanın kararına "Vıdı vıdı" etmemelidir.
Hiç kolay değildir!.. Başkan, politik ve sosyal baskılara mukavemet gösterecek güce sahip olmalıdır. Aksi halde eleştirilerin her zaman hedefi olacak, belki de bu yüzden koltuğu çatırdayacaktır. Ulusal takımımızın başarılarına bağlı olarak mutluluk katsayısı yükselen bir ulusun takımına teknik patron seçmek tabii ki kolay değildir. Türk teknik direktörlüğü eğitimli, araştırıcı ve dünyayı yakından takip eden bir yapıya kavuşmuştur. Fakat ulusça onlara inancımız ve güvenimiz maalesef yeterince oluşmamıştır. Türkiye Antrenörler Derneği ülkenin 3-5 hocadan ibaret olmadığını kamuoyuna ve federasyona mukayeseli tablolarıyla sunmalıdır. Milli Takım'a aday olacak teknik adamların kısa, orta ve uzun vadeli programları federasyon, medya ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Kulüpler Birliği ile federasyonun birikimleri birleştirilmelidir. Sonuçta, "Ya ben seçtim oldu" denilecek ya da kriterler ve performans değerlendirmeleri bu atamanın anahtarı olacaktır.