İnönü Stadı'nın boğaz esintili akşamında sizlere bu yazıyı yazarken parmaklarımın donduğunu söyleyebilirim. Dün gece birçok film izledik. İntikam, savaş, kendini kaybetmişlik ve inancın ne kadar itici bir güç olduğunu gösteren birçok film. Siyah-beyaz korku filminin başrol oyuncusu Mustafa Denizli idi. Yardımcı oyuncuları ise Nihat ve Rüştü Reçber. Rüştü alışkın olduğu rolü oynadı. Zor hava ve zemin şartlarının değişken oyuncusu rolünü iyi oynadı ve yerini genç Korcan'a bıraktı. Ancak eleştirmenlerden kötü pual alan yine Nihat oldu. Haklılar da. Sahadaki diğer arkadaşları inanılmaz mücadele ederken! o nedense formu ile kimseyi tatmin etmiyordu. İkinci yarıya Nihat-Nobre değişikliği ve yağmur damgasını vurdu. İlk yarıdaki yağmurun dinmesi ile hareketlenen Beşiktaş, Nobre'nin golüyle açıldı ama ne açılma. İkinci golde penaltı pozisyonu öncesi o bölgede takımı atağa kaldırmaya çalışan isim Ferrari idi. Geri çekilmenin bedelini ağır ödedi Bursaspor.
Ömer'i forvete alınca Renkli filme gelince bence Oscar alırdı. Gerek, takımının yıldızı saha içinde kendi otoritesini sarstığı için yıldız ismi Volkan'ı ikinci yarıda oyundan alan başrol oyuncusu Ertuğrul Sağlam, gerekse takımın diğer unsurları. Beşiktaş maçını kazanmayı arka plana iterek takım olgusunu ve teknik direktör otoritesini düşünen Sağlam'ın bu kararı kimilerine göre intihar olabilir. Kocaman ayıp ise Sercan'a. 45. dakikada bulduğu inanılmaz pozisyondan artistik davranıp topu auta atınca sonuç kaçınılmaz oldu. Tam bir teknik adam dehası vardı dün gece. Genç hoca Sercan'ı çıkartıp Ömer Erdoğan'ı forvete koyunca, Ömer ilk topla buluştuğu an beraberlik golünün asistini yaptı. İntikam dedik ya Zapo'nun intikamı kötü oldu. The End!