Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki başarısını, Ada basını daha fazla ve dalgalandırıcı (sansasyonel diye yazmadım, çünkü Türkçe kelime kullanmaya özen gösteriyorum) biçimde yazdı. Aynı başarıyı F.Bahçe veya G.Saray elde ettiğinde Türkiye'de ana gündem maddesi değişir, ana haber bültenlerine futbolcu veya teknik direktörler çıkardı. Ama zaten Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan özellik bu değil mi? Herkesin tutmadığı, başarıya endeksli bir taraftarlık değil Beşiktaş'ınki. F.Bahçe ve deplasmanda M. United galibiyeti siyah-beyazlı camia için çok önemli oldu. Camia diyorum, çünkü yaşını başını almış çocukluğundan beri Beşiktaşlı olan bizim İsmail ile karşılaştım geçen gün: - Bu galibiyetleri Beşiktaş mı aldı gerçekten? - Evet İsmail! - İnanamıyorum. Bu ana kadar olan bütün olumsuzluklarını sildim. Yine eskisi gibi, çocukluğumdaki gibi Beşiktaş zaferlerle yeniden bizleri sevindiriyor. Bayrakları hazırladım! Bu ve benzeri birçok hikaye başkan Demirören'in etrafında yaşanıyor. Hatta Manchester maçından sonra "Barcelona'ya başkan olsana" tezahüratları yapılmış... Aman ne güzel!
İsmail tamam, ya Tabata? Şampiyonlar Ligi'nden Sivasspor'un da etkisi ile kazanılan 42 milyon TL, herkesin iştahını kabarttı. Önceki sezon Del Bosque'ye verilen tazminat nedeniyle para kazanamadı Beşiktaş, şimdi de kazandığı para ile iki büyük transfer yapmış oldu; Tabata ve İsmail... İsmail'e sözüm yok. Manchester maçının bana göre yıldızı oldu, ama Tabata ne zaman bir maç içinde en az İsmail kadar performans gösterecek bilmiyorum. Yani sözün özü, son iki Şampiyonlar Ligi tecrübesinden Beşiktaş'ın kasasına giren yok, çıkan çoook... Bu arada F.Bahçe galibiyeti, Manchester zaferi, G.Saray'ın Bursa'da kaybettiği puanlar. Aman dikkat, rehavet bu takım için çok uzak bir ihtimal. Denizli'nin dediği gibi en azından ilk yarının sonuna kadar ayaklar yere bassın. Bir sözüm de Bülent Deriş'e... Yıldırım Demirören, yeni dönemde listesine almayacağını kendisine söyledi. Bülent Deriş de yakın çevresine, "Önemli değil, zaten seçimi kazanamayacak" demiş... Demiş diyorum, ben duymadım ama duyanlar söyledi. Üzüldüm. Seçimi kaybetse bile, bu kadar zaman birlikte çalıştığınız bir başkanın arkasından bunları söylemeyin. Yerin kulağı vardır, sonra duyulursa sizde üzülürsünüz. Eminim bu satırları okurken sayın Deriş de üzülüyordur.