Tüm gazete ve televizyon haberlerine baktığımda, Beşiktaş'ın ne kadar zor bir virajın içine girdiğinden bahsediyorlar. Takvimi artık herkes biliyor. Benim en büyük korkum Kartal'ın sırasıyla A.Gücü, Wolfsburg, Trabzon ve F.Bahçe maçlarından alacağı sonuçlar değil. Tribünlerde son haftalarda yaşananların, saha içindeki futbolculara etkisini kimse unutmasın. Gelmeyen galibiyetler için eleştirdiğiniz yönetime tepki göstermeyin değil konu. Maç biter, tepkini gösterirsin. Beşiktaş'ın olası başarısını kendin engellemek istemezsin. Evine veya mahallene gittiğinde ne anlatacaksın: * Çok güzel tepki gösterdim yönetime! * Her golden sonra "Yıldırım Demirören yeter" diye bağırdık! * Başkan ve yönetimi insan içine çıkartmayacak hale getirdik! Bunlar mı Beşiktaş taraftarının kendisi ile övüneceği şeyler? Bu sorunun sağduyulu sahibi insanlar tarafından verilecek cevabı belli. Takımına destek ol. Maç sonunda sonuç ne olursa olsun; istersen yönetimi eleştir, istersen başkanı, istersen de saha içindeki futbolcuyu...
Desteğe ihtiyaç var Kaldı ki G.Saray'ın, F.Bahçe derbisi sonrası yaşadıkları ortada. Hakem ve rakip takım yönetimine sert tepki göstermeye başladılar. Yenilginin faturasını kendileri yerine başkalarına çıkarttılar. Bir büyük takım klasiği anlayacağınız. Bu G.Saray'da da böyle, F.Bahçe'de de, Beşiktaş'ta da. Fenerbahçe'nin Galatasaray galibiyeti sonrası saha içinde futbolcularını soktuğu haller de, gazetelerin manşetlerini süsledi. Takım içindeki bu güzel (!) hava önümüzdeki haftalarda sarı-lacivertli takımın karşısına çıkacak en büyük tehlike olacak. Kimse bunun farkında değilken, taraftar takımını sonuna kadar desteklemeli ve şu dört maçın en az hasarla atlatılmasını sağlamalı. Kötü gidiş sezon sonuna kadar devam etmeyecek. Kartal, arkasına aldığı galibiyet rüzgarını devam ettirmeli. Bunun içinde taraftar desteğine ihtiyacı var. Bu yazıdaki amacım popülist yaklaşım değil. Hem televizyonda hem de gazetede yaptıklarımın bu kadar eleştirildiği bir ortamda, bu yaklaşımı ne kendime ne de diğer meslektaşlarıma yakıştırıyorum... Ben, insanları mutlu etmek için çaba sarf eden gazetecilerden değil, görevini iyi yapan gazetecilerden olmaya uğraştım, uğraşmaya da devam edeceğim.