Bir futbolcuyu en iyi verim alabileceği yerde oynatmak teknik direktörün asli göreviyse eğer, Daum adına dün akşam "Yapma be" diyebileceğimiz en önemli şey olsa olsa Alex'in veliaht olarak işaret ettiği Özer yerine Semih'i üstadın yerinde oynatmasıydı sanırım. Bunun dışındaki oyuncutercihleri ve görevlendirmeleri saygıyı hak etti bence. Çünkü aylardır kendisine haksızlık edildiğini düşünen veya eleştirmenlerin "Haksızlık yapıyorsun" dediği futbolcuların büyük bölümüne forma verdi dün akşam Alman hoca. Hem de çoğuna, "Burda oynamalıyım" dediği yerde. Mesela Santos, Brezilya milli takımında oynadığı mevkide oynadı. Tabii Uğur için de geçerli aynı şeyler. Yani Özer, Bekir ve bir nebze Semih dışındaki oyuncuların tamamına ideal mevkilerinde görev verdi Daum. Eh, bundan da iyi zamanlama olamazdı doğrusu bu tür tercihler için. Çünkü gruptan çıkmak veya gruptaki sıralamasına etki edecek bir maç değildi sonuçta dün akşamki maç. Alabildiğine rahat, hiç bir sonucun sorun yaratmayacağı türdendi anlayacağınız.
Güle güle Carlos Peki, böylesine "Lay lay lom" bir durumda kim, ne yaptı? Valla Bekir ve Uğur'a bayıldım. Özer, Güiza ve Santos'a da öyle. Hani Semih de fena değildi yani. Ama Selçuk, Deniz ve Volkan Babacan adına üzüldüm resmen. Zira kaygının söz konusu olmaması gereken maçın böylesinde bile kapasitelerinin hayli altında kaldılar bu 3 futbolcu da ne yazık ki. Kulakları çınlasın, Gençay adında bir ağabeyimiz vardı ve bu tür beklenmedik olumsuzlukl ve hayret edilecek başarılar karşısında "N'loyur lan" derdi. Adeta öyle bir durum yani Selçuk, Deniz ve Volkan Babacan'ın böylesine stretsiz bir maçtaki görüntüleri. Şüphesiz, benzer bir hayretimizi de Sayın Daum için dillendirmek zorundayız. Be kardeş bu kadar alternatifli bir kadro varken elinde, neden aylarca fıtık ettin Fenerbahçelileri. Ve Carlos tabii. Bir rüzgar gibi geldi, geçti belki. Ama sığlığın bağdaş kurduğu coğrafyamızda derinliğin futbola gizlenmiş yanıyla tanıştırdı bizi.