İdeal Galatasaray takımı 63. dakikada sahaya geldi. O dakikada Kewell çıktı, Keita girdi. Abdul Kader oyuna girer girmez de, "At ve yat" mantığı ile oynayan takımını hemen harekete geçirdi. Avrupa fatihi Galatasaray kendi evinde, liderliği garantileyeceği bir maça çıktı. Ne beklersiniz? Saldırmasını. Yıldırmasını. Rakibe sahayı dar etmesini. Deplasmanda üç attığı takıma Ali Sami Yen'de beş atmasını. Ne gezer! Koskoca bir ilk yarı geçiyor, aklımızda kalan bir tane bile net gol pozisyonu yok. Pardon, Mustafa'nın sayılmayan golü hariç. İkinci yarıya güya baskılı başlıyor takımımız. Mustafa bu kez ağları buluyor. Buluyor da, tamamen tesadüfi bir golle. Dışarı giden top Gilberto'ya çarpıp ağlara gidiyor. Golden Keita girene kadar geçen sürede takım adeta tek golün üstüne yatıyor. O ana kadar pozisyon bulamayan Yunan takımı on dakika on sekizimiz içinde geziniyor.
Sezon başını özlüyoruz Neyse ki sahaya sezon başı müthiş futbolun bence en büyük oyuncusu girdi. Keita'nın arzı endam edişi bir anda ölü toprağı serpilmiş takıma can suyu verdi. Elano'ya büyük para verildi, kazanılmalı evet ama Keita unutulmamalı. Kewell küstürülmeyecek kabul ama, takımı eksik bıraktığı unutulmadan artık emekli oyuncu olarak sadece gerektiği anlarda sahaya sürülmeli. O çıkıp yerine Arda geçince Hakan Balta nasıl da rahatladı görüldü. Keita ve Arda iki kanatta olduğu zaman takım çok daha rahat hücum ediyor. Buz adam Gökhan sakatlandı, bence Mehmet Topal stoperde oynamalı. Geriden oyun kurma sorunu bir nebze olsun böyle çözülebilir. Galatasaray grubu lider bitirerek büyük iş başardı. Ancak, dünya kulüpler sıralamasında ilk ondaki bir takıma yakışan futbolu oynamıyor. Sezon başında gümbür gümbür oynanan futbolu özlüyoruz doğrusu.