Bu adamların Fink, Ernst ve İsmail oldukları konusunda herhalde maçı izleyen herkes hemfikirdir. Bu maçta ıslanan her oyuncu, her seyirci hakkını helal etsin, zira bu kadar kısa zaman dilimi içerisinde neredeyse yazdan çıkıp kışa girerek bir maç oynamak her oyuncunun harcı değil. Bu maçta tribünleri doldurmak da her vefalı olduğu bilinen seyircinin yapacağı iş değil. Kadro açıklandığında Ernst-Fink ikilisi takımın sezon başında ideal kabul ettiğimiz ikilisi idi. Wolfsburg maçında da bu ikili iyi anlaşmıştı. Fink'in Ceyhun'u pasifize etmesi ile Ernst ofansif yönde ağırlığını ortaya koydu, hatta tek golü atan İsmail'e servis yapan Ernst idi. Ceyhun'un durması ile Ankaragücü durdu, ilk yarı çok fazla Beşiktaş kalesine gelemediler.
Rüştü yine kurtardı İkinci yarı ise özellikle forvetlerin önde yaptıkları pres azalınca Ankaragücü daha sık gelmeye başladı. Bu durum forvet arkasının teker teker kenara alınmasına kadar devam etti. Ne zaman ki Tabata ve Ekrem hücum gücüne katkıda bulundular, top biraz daha rakip sahada kalmaya başladı. Tek forvet Nobre neredeyse her pozisyonda doğru yerde ama ya 20 santim geride ya 10 santim aşağıda. Başka bir gol koklayan forvet, onun pozisyonunda garanti ligin gol kralı olurdu. Ama o kadar çalışıyor, o kadar gayretle orta sahadan top alıp o kadar darbeye maruz kalıyor ki çıkarken taraftarlar onu yine alkışlarla uğurluyorlar. Taraftarın da asli görevine dönmüş olması, Rüştü'nün de tribünlerle arasını düzeltmesi olumlu gelişmeler. Geçen haftaki gibi yine son dakikada Rüştü'nün maçı ve üç puanı kurtarması, sanırım gözden kaçmamıştır