Evet galibiyetin ardından konuşulmazmış. Ama şimdi konuşmak -yazmak gerekir belki, belkisi fazla... Zamanı şimdi. Fenerbahçe maçı arefesinde iterek-kakarak atılmış goller için sevinmek ancak avunmaya ihtiyacı olanların işi olabilir. Oysa klasik deyimle Galatasaray'ın bunlara ihtiyacı yok değil mi? Arda ile ama Arda'sız oynuyor sarı-kırmızılı 'Armada'! Bir yıldızın neler yapacağını beklemek doğal ama bütün takımın bu oyun anlayışının peşine takılması doğal değil. Ayağa aldığı her topta şöyle bir şey olmuyor; 'Birileri onun top kullanma becerisinin taktik, içine oturmuş haliyle ilgilenir, onun topu kullanma durumunun takipçisi-parçası olur ve gol yazacak yere hareketlenir!' Böyle olmuyor. Tesadüfler ya da şöyle diyelim: Bir sonraki hareketi ayarlanıp düşünülmemiş satranç taşları gibi oynanıyor-hareket ediliyor. Oyuncu değişikliklerinin çözümlenebilir yanı yok benim açımdan. Neye göre bunları yaptığını anlamakta zorlanıyorum. Arda ve Kewell'dan arınarak neyi yakalamak istedi Rijkaard bilemiyorum. Ama şunu biliyorum: Risk maçları o riski üstlenecek ustalara ihtiyaç duyar. Tabii siz o ustaları buna inandırmışsanız
Yenilir yutulur gibi değil Üç gol yiyerek yine bir maçı da boş geçmedi Galatasaray defansı. Defans oyuncularınızın 'gol!' bulması elbette güzel bir şey. Ama Servet'in hallerinin-özellikle top kullanmadakihataları yenilir yutulur gibi değil. Bir 'bozunma' yaşadığı kesin Galatasaray'ın. Sezon başı diriliğinden ve duruşundan biraz biraz yemeye başladığı görülmüyor değil. Ama ya oynadıkları zaman? Hani hep söylenir ya 'Oynadı mı oynuyor kardeşim!' Bir takım hele de adı şampiyonluğa yazılmışsa 'biraz kıpırdanmayla yetinebilir mi?' Orta saha Galatasaray'ın her şeyidir. Bir daha yazayım: Her şeyi. Bu kadar verimsiz ve pas hatalarıyla oynamaya 'devam' derse önümüzdeki maçlara bakamiicaaaz!