Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'yi her yönden "rakiplerine fark atan bir kulüp" haline getirme sürecini, başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere, sporun tüm aktör ve kurumları enikonu araştırıp, inceleyip, içselleştirmediği sürece, futbolumuzu arzuladığımız düzeye getirmek olanaksızdır. Sayın Yıldırım'ın başkanlığının ikinci döneminden başlayarak sergilediği tavır aslında Fenerbahçe'yi paçalarından çeken zihniyet ve yapıya savaş açmaktı bir bakıma. Zira bu yapı ve zihniyeti es geçerek, aynı yapı ve zihniyetin doğurduğu tahribatı önleyemezdiniz. Veya sebepler yerine, o sebeplerin doğurduğu sonuçlarla uğraşmak, o sebepleri sistemli biçimde yaratan zihniyetin değirmenine su taşımaktan öteye geçemezdi. Eh, hiçte kolay değildi yıllardır Fenerbahçe adıyla maddi ve manevi rant peşinde koşan onca kişi ve grupla uğraşmak, her türlü zorlukla baş etmek, onca şer odağının elinden Fenerbahçe'yi kurtarıp bugünkü yerine getirmek. Amatör şubelerdeki başarı, tesisleşmedeki dev adımlar, dünyanın sayılı yıldızlarının sarılacivertli formayı giymesi ve nihayet son yıllarda Türkiye'nin istikrarı en çok önemseyen ve yakalayan kulübü olması, Yıldırım'ın yılları kapsayan bu kararlı mücadelesiyle gerçekleşti.
Ne yardan ne serden... Sanırım, Türk Milli Takımı'nın yarattığı son düşkırıklığının nedenlerini tartışırken, Fenerbahçe'nin yaşadığı bu süreci, gerçekleştirdiği dönüşümde yaşadığı zorlukları ayrıntılarıyla incelemek zorundadır, futbolumuzun patronları. Çünkü futbolumuzun dilediğimiz düzeye erişememesinin ana nedeni kesinlikle teknik direktörler değildir. Unutmayalım ki, son 20 yıllık dönemde Türk Milli Takımı'nın başında bulunmuş Piontek, Mustafa Denizli, Fatih Terim, Şenol Güneş ve Ersun Yanal kendilerini kanıtlamış, uluslararası areneda kabul görmüş teknik direktörlerdir. Buna rağmen hâlâ istediğimiz yerin uzağındaysak, sorunu kişilere indirgemek sadece özlemimizi büyütür. Fatih Terim gibi bir teknik direktör eğer 4 yılda 50 küsur maçta, 50 küsur değişik onbir tercih etmek zorunda kalmışsa, "Başarısız" denilmeyecek. Ersun Yanal görevden ayrılmışsa, anlayışımızı, futbolumuzun yapısını adam akıllı irdelemek zorundayız. Çünkü biz ne yardan, ne serden geçiyoruz. Hem büyük başarılar bekliyoruz hem de o başarıyı getirecek yapılanmaya gerekli olan sabrı göstermiyoruz.