Emre kaç sezondur düş kırıklığı yaratıyordu. Hatta kendi payıma "Boğaz'ın Maradonası" adı altında hayatını yazmayı düşlemiş ve İnter'e transferinin hemen akabinde Selimpaşa'daki yazlığında buluşmuş, sorularımı sormuş, kitabı yazmaya da başlamıştım. Ama editörüm "Yahu silindi gitti neredeyse, kitap satmaz ki" diyerek projemi rafa kaldırmıştı yazık ki. Editörüme söyleyecek lafım kalmamıştı, çünkü ticaret yapıyordu. Ama üzülmüş ve "Ah be Emre, neden böyle yaptın" diyerek söylenmiştim doğrusu. Ancak, bu sezon o özlediğimiz, beklediğimiz Emre karşımıza çıktı, hazırlık maçlarından başlayarak. Fiziksel anlamda hazır, lider özelliklerini sahaya yansıtacak kadar sorumlu ve takım ruhunu pekiştirecek denli hırslı şekilde sahalara döndü.
Topuz ve Özer'e şans Tamam, hâlâ lider olmanın, Fenerbahçe'de (ikinci de olsa) kaptanlığın gerektirdiği hassasiyetin tüm gereklerini yerine getirecek soğukkanlılığı gösteremiyor bazen. Ancak "kötü"yü alışkanlık haline getirmek ne kadar kolaysa, "iyi ve güzel" olanı yakalamak da bir o oranda zordur. Dolayısıyla Emre'nin beklentileri karşılayacak olgunluk ve sorumluluğa çok geçmeden ulaşacağına inanıyorum. Gördüğü kırmızı kartla arkadaşlarını üç hafta yalnız bıraktı Emre. Hırsı, fizik gücü, amansız presiyle rakipten top kapması, zekası ve yeteneğiyle bu topları takımı adına golün işaret fişeği haline getiren Emre'nin yokluğu tabii ki kayıptır Fenerbahçe için Bursa deplasmanında. Ama Emre yoksa Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı var. Göreceksiniz, Mehmet ve Özer de en az Emre kadar katkı sağlayacaklardır. "Her işte bir hayır vardır" demişler. Kim bilir, belki de Özer ve Mehmet'ten birinin 11'in değişmezi olmasının vesilesi olacak Emre'nin kırmızı kartı. Ve göreceksiniz takım olmak ve zaaflarından arınma konusunda mesafe almış bir ekip karşımıza çıkacak hafta sonunda. F.Bahçe, Bursa'dan dilediği sonucu alarak dönecek.