Mustafa Denizli ne kadar seviyor şapkadan tavşan çıkarmayı. Galatasaray'ın en etkili silahı Keita. Alacaksan ona tedbir alacaksın. Karşısına Ekrem-Üzülmez ikilisini koyacaksın. Yok öyle olmaz. Denizli mutlaka Amerika'yı yeniden keşfedecek. Keita'nın karşısına tecrübesiz ve hücuma çıkınca geri gelemeyen İsmail ile Yusuf'u koyuyor. Oysa Yusuf'un rakip yorgunken yani son yarım saatte etkili olabileceğini bizden iyi biliyor ama dedim ya kaşiflik meselesi bu... Nihat eli belinde dolaşıyor. Hakan tank gibi ağır. Arkasına koşu yapsa perişan edecek ama nerde... Savunmanın kucağında top bekliyor. 'Belki Tabata arkaya sarkar' diyoruz o da yok... Tello'yu yani prensini kesmeyi göze alabilen Denizli bu doğrusunu diğer yanlışlarla ortadan kaldırdı. Holosko niye kenarda, Nihat niye sahada bilen varsa beri gelsin. G.Saray saldırıyor ve Rüştü'nün inanılmaz hatasıyla maçın başında golü buluyor. Ardından yüklense belki farka gidecek ama garip şekilde duruyorlar. İki kez Yusuf, bir kez İsmail, bir kez de Serdar sarktılar arkaya ama final paslarında başarısızdılar.
Suçlu Denizli ve Rüştü Denizli ikinci yarı da Fink'le Bobo'yu aldı. Geçen sezon olduğu gibi koca ilk yarıyı çöpe attığı için hatasını düzeltme yoluna gitti.. Rakibinin skoru koruma telaşına düştüğünü gören Beşiktaş yüklendikçe pozisyon buldu. Serdar da hepsini mirasyedi gibi harcadı. Ancak o pozisyonlar Rijkaard'ı uyandırdı. Arda'nın yerine Elano'yu oyuna sokup orta sahadaki kontrolü tekrar ele almayı hedefledi. Ardından göz göre göre yenilen bir gol daha ve Beşiktaş aslında hiç de kötü oynamadığı maçı büyük hatalarla kaybetmiş oldu. Gecenin oyuncuları Sabri ve Keita'ydı. Sabri süperdi, Keita tam bir bela. Yenişehir'e gider gibi yapıp Eskişehir'e sapıyor. Onu durdurmak neredeyse imkansız. Bu maçın ceza tahtasında ise Denizli ve Rüştü'nün isimlerini yazmak doğru olur sanıyorum..