Ligin ilk maçından bu yana "Bu sezonun Beşiktaş'ından hiçbir şey anlamadım" diyerek giriş yapıyorum. Bu söylemi bir sure için rafa kaldırmak durumundayım. Nedenine gelince. Gençlerbirliği ve Gaziantep gibi rakipler önünde Beşiktaş'ı çözmek kolay değil. Çünkü bu tür takımlar hem iyi savunma yapıyorlar hem de hücuma çok adamla çıkabiliyorlar. Böyle olunca Beşiktaş'ı çözmek zorlaşıyor. Şu aşamada Beşiktaş için kimileri "İyi", kimileri "Kötü" diyebilir. Bence Beşiktaş için kesin kararı verme yönünde bir sure daha beklemekte yarar var. Nereye kadar? Galatasaray derbisinin bitmesine ve Şampiyonlar Ligi'nde birkaç maçın geride kalmasına kadar. Beşiktaş'ta hocanın da işi zor. Hem ideal 11 hem sistem arayışı maçtan maça devam ediyor. Şu ana kadar net ideal 11 bulunabilmiş değil, ne de sistemin oturmuşluğundan söz edilebilir. Örneğin Nihat'lı tek forvetle olmuyor. Bu oyuncunun yıldızlaşabilmesi için onun yanında Mert Nobre ya da Bobo'dan birisine şidetle ihtiyaç var.
Ernst eleştirisi Savunmada İbrahim Kaş'ı dün ilk kez sağ bekte gördük. Hoca, onu orada denemekte haklı. İbrahim Kaş'ın bu şansı iyi kullanıp kullanmadığı ise başlı başına bir soru işareti. Aynı görüşü ortanın solunda ilk kez oynayan Serdar Özkan için de söyleyebiliriz. Beşiktaş'ın maç boyunca çok etkili atakları ve kıl payı dışarı giden gollük pozisyonları var. Ama bütün bunların içinde vuruş beceriksizliğinin ön plana çıktığını söylemekte yarar var. Seyircili ilk maçta Beşiktaş'ın kendi kalesi önünde yaşadığı üç gol net pozisyonunu da unutmayalım. Dünkü maç şunu gösterdi. Oyuncu değişiklikleri yapabilirsiniz. Ahmet'i alıp Mehmet'i sokabilirsiniz. Ama Ernst gibi sürekli enerji üreten bir oyuncuyu dışarı alamazsınız. Böyle bir şey yaparsanız, Denizli bile olsanız açık-seçik eleştirilirsiniz. İşin özeti dört maçta 6 puanlık bir kayıp varsa şampiyon için durum parlak değil.