Fatih Sultan Mehmet'in topları İstanbul surlarını döverken Macaristan ile Osmanlı arasındaki barış anlaşmasının geçerliliğini kaybettiğini bildirmeye gelen Macar elçisi sultandan, İstanbul halkının bağışlanmasını yani barış yapmasını diliyor. Fatih'in yanıtı latince bir atasözü oluyor: "Sakalı ve hırkayı görüyorum ama filozofu göremiyorum..." Fikir önemlidir. İnsanın, kurumun, toplumun yürüdüğü yolu aydınlatır, yoldan sapmasını, kaybolmasını önler. Fikriniz yoksa, görüntünün de bir hükmü yoktur. "Bas bas paraları Leyla'ya" modelini benimseyerek kulüpleri borç sarmalına dolamak, görüntüyü kurtarmaktır, içini doldurmak değil. Galatasaray yönetimi, son dönemde farklı bir transfer politikası yürütüyor. Avrupa'nın üst düzey liglerinde, üst düzey takımlarında oynamış ancak düşüş dönemleri geçiren yıldız oyuncuları transfer ediyor. Çoğu da tutuyor. İşte Baros... İşte Kewell... Bu sene de Leo Franco ve Keita geldi. Keita için "Yeni Yattara" deniyor. Her açıdan!... Ancak oyuncu, "Rijkaard'ın bana ihtiyacından çok, benim ona ihtiyacım var. Kontratımı tamamlamaya değil, Galatasaray'ın büyük hedeflerine katkıda bulunmaya geldim" diyerek ayağını çime basmadan 1-0 öne geçti. Galatasaray yönetimi belli ki yaşanmışlıktan ders çıkarıyor. Güçlü kadroya güçlü hoca gerektiği sonucunu çıkardılar mesela. Galatasaray'ı, Lincoln gibi değil Keita gibi algılayan isimleri almaları gerektiğini de anladılar. Fenerbahçe'yi reddeden Arda Turan'a 22 yaşında kaptanlığı vermeye de cesaret ettiler... Sonuç olarak yönetimin "hırkası- sakalı" yok yalnızca. Fikirleri, yol haritaları da var. Avrupa takımı kurmak için yola çıktılar, mevcut şartlar altında olabilecek en doğru adımları atıyorlar. Geriye topun çizgiyi geçmesi kalıyor!..