İlk yarı bitimi itibariyle Galatasaray takımındaki yorgunluk o kadar bariz kendini gösterdi ki tatsız tuzsuz bir oyun ortaya çıktı. Özellikle Ayhan ve Barış, kaç maçtır o kadar büyük efor sarf ettiler ki hücuma neredeyse sıfır katkıyla oynadılar... Onlara karşın Ümit Karan'ın onca yedek kalmışlığın ardından formayı yemesini bekliyordum ancak Ümit beni yine yanıltmadı.... Takımın mental yorgunluğu bence fiziksel sıkıntının daha da ötesinde... Artık Avrupa yok, kupa yok sadece lig var... Rakip Eskişehirspor takımının fizik olarak diriliği de sarı kırmızılı takımın işini zorlaştıran bir faktöre dönüştü. Saatli bomba Lincoln de kenarda oturuyor... Bülent Korkmaz için gerçekten zor bir durum... Brezilya'lıyı oynatsa bir türlü, oynatmasa bir başka türlü... Üstelik on üç puanlık bir maçtı bu. Tüm rakipler puan kaybetmişken, Galatasaray'ın uzun zamandır uzak kaldığı ilk üçe geri dönme şansı da eline gelmişti... İlk yarıdaki kötü futbol bu fırsatın kullanılmasını engelledi.
Değişiklik değiştirmedi İkinci yarının başında tribün devreye girdi. Takımın sıkıntısını giderebilmek için muazzam bir destekle adeta takımı ileri itti. Eskişehir takımı on kişi kalınca Bülent Korkmaz, Serkan'ın yerine Nonda'yı sahaya sürdü. Ancak takım yorgunluğu o kadar barizdi ki pek değişen bir şey olmadı. Youla'nın şok golü İstanbul soğuğunun üstüne buz gibi kesti. Sonrasındaki şuursuz ataklarla zaman eridi. Bülent Korkmaz'a tek şey düşüyor ya Lincoln'ü sezon sonuna kadar kadro dışı bırakacak ya da kazanacak. Kaybedilen çok değerli üç puan o kadar kritik ki!.. Yerine konması zor puanlar bunlar... Bülent Korkmaz bu kaybı nasıl telafi edecek hep beraber göreceğiz...