Sevgililer Günü gibi çok anlamlı bir günün akşamında sahaya çıkan iki takımın aşk tadında sıcaklıklara ihtiyacı vardı. Yani hem puan, hem de moral peşindeydi ikisi de. Dolayısıyla, bir an önce golü bulmaya oynadı iki takım da, benim gibi kelleşmeye başlamış Şükrü Saracoğlu zemininde. Bu ağır zemine ve puan cetvelindeki endişeli durumlarına rağmen golün düşünülmesi, Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ oldu ve daha ilk yarıda tam beş gol yedi Hacettepe. Şüphesiz Alex ve Semih'in birlikte oynamasının skorun büyümesindeki rolü yadsınamaz. İlk golde Semih'in Alex'e, 4. golde de Alex'in Semih'e asistleri bunun en önemli kanıtıydı. Dolayısıyla dün akşamki maçtan çıkarılabilecek en önemli ders Alex-Güiza değil, Alex-Semih ikilisinin birlikte oynamasının şart olduğudur. Daha önceki maç ve antrenmanlarda bu durumu fark etmeyen Aragones, dün akşamki maçtan sonra da Alex-Güiza ikilisinde ısrar ederse, ya kasıt ya da yetersizlik aramak zorundayız.
Sevgiliye en güzel hediye Çünkü Gökhan Gönül gibi en istikrarlı, verimli ve yararlı futbolcusuyla birlikte Edu ve Selçuk gibi iki önemli oyuncusundan daha yoksundu dün akşam Fenerbahçe. Ama buna rağmen hem oyun, hem de skor konusunda hiç zorlanmadıysa eğer bunun büyük nedeni Alex-Semih ikilisinin uyumu ve bu uyumun, oyun, sonuç ve skoru direkt etkilemesiydi. Hep söylerim, bilirsiniz. Fenerbahçe'nin sorunu kadro kalitesi değil, Aragones'in mantalitesi, tercihleri ve vizyonudur. Gördünüz işte. Dördüncü sarı kartla Güiza'nın oynamaması, bir nevi takdir-i ilahi oldu ve Fenerbahçe kendi doğrusuna kavuştu. Ve tek başına bu doğru bile, Sevgililer Günü'ne yaraşır bir armağana dönüştürdü dün akşamı sarı-lacivertli camia adına.