2009'un Beşiktaş'ında geçen yıla oranla fazla bir fark görmedim. Eğer fark varsa, bunlar kötü değil, olumlu sayılabilecek farklardır. Öncelikle savunma çok dikkatli oynuyor. Orta alanda hissedilebilir bir hareketlilik var. İleride Nobre zaten neyi varsa ortaya koyuyor, asıl fark Holosko'nun depar kulvarlarını zorlamaya başlayan iştahlı oyunu. Elbette 2009'a Denizlispor gibi zayıf bir rakip önünde galibiyetle girmek Beşiktaş'ın bundan sonrasına büyük moral taşıyacak. Şu bir gerçek ki Yusuf'un transferi, şekil yanlışlığı dışında Beşiktaş'ın bu dönemdeki en büyük başarısı. Çünkü bu takımda Delgado'dan başka bir 10 numara yoktu. Kaldı ki Delgado, sezonun ilk yarısında bırakın 10 numarayı, 5 numaralık bile oynamadı. Denizlispor maçında Yusuf'un 72 dakikalık performansı, Delgado'nun 90 dakikalık performansından bile yüksekti. Bunlar işin pembe taraftarları. Gelelim gri taraflara... Yusuf'a rağmen Beşiktaş'ın şampiyonluk yükünü kaldıracak bir orta sahası hâlâ yok. Bu iş Cisse ve Uğur ile olmaz. Burası, şiddetle bir Tayfur Havutçu arıyor. Böyle birisi bulunursa ve yeni transfer Erkan sağ tarafı doldurursa, Ekrem Dağ orta sol ve geri solu rahatlıkla kapatır, Tello'yu vitrine çıkartabilir. Üstelik, İbrahim Üzülmez de alternatifsiz kalmaz. Denizlispor önündeki Beşiktaş, temiz ve tempolu bir futbol oynadı ama bu her rakip önünde asla üç puan getirmez. Dikkat edin, rakip hiç gelmedi. Yenikken bile savunmasını bozmadı. Birkaç gollük şut dışında, Holosko ve Nobre ile kaçan sadece iki enstantane pozisyon vardı. Beşiktaş'ın tempoyu yükseltmek, orta sahada gücünü her rakibe kabul ettirmekten başka şansı yok. Gelelim, "Yusuf ve Delgado birlikte oynar mı" sorusuna... Geçmişte, 'Sergen ile Şifo Mehmet ile yan yana oynamaz' demiş, bu görüşüm büyük gürültü koparmıştı. Bugün de şunu iddia ediyorum. Zaten yetersiz olan Beşiktaş orta sahasında Yusuf ve Delgado'yu ilk 11'de sahaya sürmek intihar olur! Bunun aksini iddia edenlere gülüp geçerim. Günümüz futbolu, bir takımda iki lüksü birden kaldırmaz. Barcelona olsan bile!