Sezon başından bu yana Beşiktaş'ın kadrosunun "yetersiz" olduğunu yazmaktan, anlatmaktan dilimde tüy bitti. Ben bunları, daha ilk haftalardan itibaren ısrarla vurgulamaya başlarken, yorumcuların çoğu Beşiktaş'ı öve öve bitiremiyordu... Onlar, gerçeği F.Bahçe ve Ankaraspor yenilgileri sonrası fark etmeye başladılar. G.Saray bozgunu sonrasında ise nihayet herkes aynı hizaya geldi. Puan cetveline bakın... Beşiktaş, ilk 7 sırada olan takımlardan hiçbirini yenemedi. Bu rakiplerin dördüne kaybetmiş, ikisiyle berabere kalmış bir takıma kim "yeterli kadro" diyebilir. Beşiktaş'ı yönetenler, savunmaya iki transfer yapmakla bütün dertlerin bittiğini sandılar. Halbuki biz daha işin başında, "Sivok ve Zapo tamam ama Beşiktaş'ın yine de eksikleri çok. Çünkü savunmanın ve orta alanın kenarlarında adam yok" diyorduk. Serdar Kurtuluş dediler, tutmadı. Seric'i ideal sol bek diye gösterdiler, fiyasko çıktı. Biraz Ekrem deniyorsa, söyleyecek laf yok! Savunması ve orta alanı bu kadar arızalı bir takımın, henüz bitmemiş ilk yarıyı liderin 6 puan gerisinde tamamlamasında hiçbir anormallik olamaz. Mustafa Denizli geldiğinde Beşiktaş, F.Bahçe'nin 8 puan önündeydi. Oynanmış 6 maçta, Trabzon dışında hiçbir ciddi rakip yoktu da ondan.. Son maçı G.Saray'ın kazanacağını 5 yaşındaki çocuk bile biliyordu. "Derbi faktörü" dışında, Beşiktaş'ın hiç şansı yoktu. Derbiyi bu kez favori olan kazandı. Bir şey daha var... 4-5 yıl öncesine kadar Beşiktaş hem Kadıköy'e hem Mecidiyeköy'e kazanmaya yakın takım olarak gidiyordu. Artık oralardan hep yenik ayrılıyor. Galiba kayıp sezonlara, bir yenisi daha eklendi!