Beşiktaş'ta piyanonun tuşlarına herkes farklı basıyor. Nobre "do" tuşuna basmışsa elbette "do" sesi geliyor. Cisse "re" tuşuna dokunmuşsa "mi" çıkıyor! Delgado da istese piyanoyla resital yapabilir, ama onun çaldıkları ancak şarkıcısının oyalamaları olur. Bir Serdar Özkan var; orta alanın sağında, solunda, ortasında, kısacası her yerinde oynayabiliyor. Baktığınız zaman onda her şey var. Oynadıklarının tamamını bir araya getiriyorsunuz, sonuç; hiçbir şey! Bir Ali Tandoğan var, ortalama beş haftada bir şans buluyor. Oynamadığı zaman doğal olarak üzülüyordur. Ali Tandoğan'ın bu futbolla "Niye oynamıyorum?" demeye hakkı yok. Ekrem'e bakarsa kendi gerçeğini görebilir. İbrahim Üzülmez aman aman bir sezon geçirmiyor. Onun yokluğunda Ekrem savunmanın solunda oynadı. Sanırım Beşiktaş da bu bölgede ilk kez oynadı. Adam gibi de oynadı. Hem savunma görevini kusursuz yaptı, hem de hücuma katkısı Delgado'dan da Cisse'den de daha fazlaydı. Zaten bu Cisse'ye oldum olası ısınamadım. Orta yuvarlağın içinden dışarı çıktığı zaman fazla mesai ister gibi bir hali var. Lütfedip sonlara doğru iki şut denemesi yaptı, vuruşlarına bakmadan dönüp gitti. Gökhan Zan'ı da anlayamıyorum. Titrek ve korkak oynuyor. Her an bombası patlayacakmış gibi seyirciyi de korkutuyor.
Her şeye rağmen Nobre Beşiktaş çok zayıf bir rakip önünde, bir teselli galibiyeti aldı. Peş peşe gelen iki yenilgiden sonra bu en azından bir haftalık teselli olabilir. Kaçan gollerin haddi hesabı yoktu. En çok da Nobre ile Holosko kaçırdı. Ben her şeye rağmen en iyi notu Mert Nobre'ye veriyorum. Çünkü savaşıyor ve tam anlamıyla sahaya kalbini koyuyor. Herkes onun gibi olmadığı için piyanonun tuşlarından garip sesler çıkıyor. Beşiktaş bu galibiyetle tüm sıkıntıların bittiğini sanmasın. Örneğin haftaya kalitesi, golcüsü fazla olan bir rakiple deplasmanda oynayacak. Mesela dün geceki oyun asla Mecidiyeköy'de galibiyet getiremez. Bazıları böyle oynarsa orada defter kapanabilir. Bunları Beşiktaşlı futbolculara bir hatırlatalım dedik!