Delgado, Beşiktaş'a 'süper futbolcu' statüsüyle geldi. Gelmesine geldi ama üçüncü sezonunda süper futbolcu olmaktan çok 'iyi futbolcu'luktan öteye geçemedi. Her iki ayağını Delgado kadar mükemmel kullanabilen futbolcu sayısı dünyada bile parmakla sayılabilecek kadar azdır. Delgado bu konuda 10 numaralar içinde belki de en yetenekli oyunculardan birisi. Ancak bu kadar müthiş bir beceriye sahip olmasına rağmen oynayabileceğinin ancak yüzde 20'si ile sahalarda boy gösteriyor. Onu sık sık Alex ve Lincoln ile kıyaslıyorlar. Bana göre bu sıralamada Delgado hem Alex'in hem de Lincoln'ün hâlâ gerisinde. Ama isterse bir sezon sonra hem Alex'i hem Lincoln'ü geride bırakabilir. Delgado'da çok erken pes etmiş bir ruh hali var. Alex'in ve Lincoln'ün kendisinden daha iyi olduklarını kabul ediyor. Arjantin Milli Takımı'na çağrılamayacağını ise üstüne basa basa vurguluyor. Delgado "İnsan yenildiği zaman değil, pes ettiği zaman kaybeder" sözünü doğrular gibi konuşuyor. Beşiktaş'ın kaptanlığına yükselen bu büyük yetenek, bu sezon altı deplasman maçının sadece birinde kurtarıcı olabildi. Antalya'daki son 13 dakikada gelen 3-2'lik Beşiktaş galibiyeti onun eseriydi.
Tek başına başarır Sonrasında Trabzon, Belediye, G.Birliği, Kayserispor ve Bursaspor maçlarında ise sahada olduğu halde yok gibiydi. O dışarıda oynamaktan çok evde oynamayı tercih eden uysal yapılı bir insan. Evdeki süper birkaç maçtaki başarısına hiçbir deplasman maçında ulaşamadı. Eğer oynarken abartıdan ve ayrıntıdan uzaklaşırsa Delgado için hâlâ çok büyük şans var. Çünkü 25 yaşında. Tek top oynamayı öğrenirse ve abartılı işlerden kaçınırsa Beşiktaş'ı tek başına şampiyon yapabilir. Hatta 5 büyük derbi oynarsa Arjantin Milli Takımı'na da çağrılır. Türkiye'de onun ayaklarına sahip olmak isteyen milyonlarca genç var. Sanırım Arjantin'de daha fazlası var.