Bazı rekorlara madalya verilmiyor. Eğer verilmiş olsa 40 dakikada 10; 90 dakikada tam 17 korner atan Beşiktaş maçın kesin galibi olurdu. İlginçtir, rekor sayıdaki kornerlerin hiçbirisi Bursaspor kalesi önünde golle sonuçlanabilecek bir pozisyon yaratmadı. Bursa-Beşiktaş maçlarının atmosferini anlatmaya gerek yok. Yüksek gerilim altındaki maçta kalite bir an olsun tırmanmadı. Ancak oyunun temposu inanılmaz derecede yüksekti. Bu tempoyu daha çok yükselten taraf ise hep Beşiktaş oldu. Beşiktaş'ın Bursaspor kalesini kuşattığı ve roker sayıda korner kazandığı maçta iki net gol pozisyonu vardı. Birinde Nobre'nin zamanlama hatası, ötekinde de Serdar Özkan'ın beceriksiz vuruşu vardı. Bursaspor ise maç boyunca sadece bir enstantane pozisyonda Sercan'la gole yaklaştı, o kadar.
En iyisi, biraz Tello'ydu Mustafa Denizli'nin Sivok'un yokluğunda İbrahim Toraman'ın orta sahada ön libero olarak oynatması akılcı bir düşünceydi. Ancak ikinci yarıda Nobre ve Holosko'yu çıkarıp Bobo ve Serdar Özkan'ı sahaya sürmesinin Beşiktaş'a hiçbir yararı olmadı. Oyuna ağırlığını koyamayan Delgado'yu çıkartsa ve Bobo'yu sahaya sürse belki Beşiktaş'ın gole yaklaştığı pozisyonlar biraz daha çoğalabilirdi. Mustafa Denizli bir konuda daha yanıldı. O da ikinci yarıda Bursaspor'un oyundan düşeceğini sanmasıydı. Tam aksine Bursaspor ne kadar oynayabildiyse bunu ikinci yarıda yapmaya çalıştı. Beşiktaş kendi seyircisi önünde değil ama kendi sahasında oynuyormuş gibi oldukça rahat bir maç çıkarttı. Maçta kim en iyi oyuncuydu derseniz, biraz Tello'ydu derim, başka da adam sayamam. Maçın golü de yoktu, yıldızı da!