Beşiktaş'ı diğer takımlardan ayıran çok keskin ve çok kötü iki fark var. Zaten Beşiktaş 2008'in diğerlerinden farklı olan tarafı da bu. Nedir bu farklar? Çok basit... Birincisi; şampiyonluğa oynayan koskoca bir takımın oturmuş sistemi yok! İkincisi ve en önemlisi ise ideal bir 11'i yok! İşte bu iki "olmazsa olmaz" yüzünden 16 hafta boyunca Beşiktaş'ın iki yakası bir araya gelemedi. Diyeceksiniz ki, "Ortada dört dörtlük bir kadro var ama ne Ertuğrul Sağlam ne de Mustafa Denizli sistemi ve 11'i doğru dürüst kuramadı." Hayır... Her iki hocayı da bu iki "arızalı faktör" çaresiz bıraktı. Sıradan bir futbolsever, bugün Aragones'in F.Bahçe'sinin sistemini de 11'ini de biliyor. G.Saray'ın, Trabzonspor'un, hatta Sivasspor'un kimlerden kurulu bir kadroyla sahaya çıkacağını bir çırpıda sayabiliyor. Ancak iş Beşiktaş'a gelince "Rüştü" diye başlayıp gerisini getiremiyor. İşte bu yüzden Mustafa Denizli 10 hafta boyunca, ıspanaktan bile reçel yapmaya kalktı. Günü geldi Sivok'tan, Zapo'dan ön libero, Ekrem'den sol bek, Tello'dan forvet yaratmaya çalıştı. Günü geldi üçlü defans oynattı. Bazen Nobre, Bobo, Holosko ve Delgado'yu birlikte sahaya sürdü yine sonuç alamadı. Çünkü hiçbir sistem ve hiçbir 11, mükemmel Beşiktaş'ı doğuramadı. Hazin olan şu... Mevcut kadro, "şampiyon adayı" olmaktan, "favori" olmaya geçemez. Belli yerlere, yeterli kalitede yeniler gelmezse, bu çok zor. Yine de az olan şansı tırmandırabilecek faktörler yok değil. Nedir onlar? Bazılarının performanslarını tavana vurdurmaları... Kim bunlar? Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan, İbrahim Üzülmez ve Gökhan Zan, en az üç yıldızlık oynayacaklar. Gitmezse Cisse, vites yükseltecek. Tello, sorumluluk alacak. Delgado, "on" numaralık kaptan olacak. Holosko, gerekirse çizgide süper oynayacak. Bobo, sonradan girse de dert etmeyecek. Kırmızı kart bağımlıları, tek sarı kartla yetinecek. Bütün bu oyuncuların hepsi, kapasitelerini sonuna kadar zorlayan Nobre ve İbrahim Toraman'ı örnek alacak... Her hastalık için doktor gerekmez!